Mahkemesi : Almus Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 04/06/2013Numarası : 2012/250-2013/58 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı M.. Ö.. vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı şirket, davalıların ihmali davranışları ile şirkete bağlı Ataköy HES de yapılan temizlik sonrasında su giriş kapağının kapatılmaması nedeniyle santrâle su dolmasına ve 232,263,29 TL zarara sebep olduklarını iddia ederek bu zararın davalılara ödetilmesini istemiştir. Davalılar, olayın meydana gelmesinde kasıtlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davalılardan Yakup’un olayda kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle bu davalı açısından davanın reddine, diğer davalıların kusur oranları da dikkate alınarak her birinin ayrı ayrı 58,065,82-TL tazminat ödemelerine karar verilmiştir. Santralde meydana gelen su basmasında belirlenen kusur oranları konusunda taraflar arasında uyuşmazlık vardır. Somut olayda, santralin yeterince verimli olarak çalışmadığının tespiti üzerine 27.4.2001 günü gölün boşaltılarak gerekli temizliğin yapılmasına karar verilmiş ve tam gün temizleme çalışmaları devam etmiştir. Temizlik sonrasında santrale su girişine yönelik ana kapak ilgili kapatma sistemi ile davalı Ekrem tarafından düğmeye basılarak kapatılmış ve kararı temyiz eden davalı makine bakım ustası Metin Özarslan’dan da el feneri ile kapağın kapanmasını engelleyecek bir çöp yada dal parçasının olup olmadığını kontrol etmesi istenmiş, davalı gereken kontrolleri yapıp olmadığını amirine bildirmiş ve mesainin bitmesi üzerine herkes evine gitmiştir. İşçilerin evlerine gitmelerinden sonra, DSİ’nin su talebi üzerine işletme müdürü S.. Ç..’ın inisiyatifi ile gölde su tutulamaya başlanmıştır. Ertesi gün santralin su aldığı ve binadaki elektrik aksamının su alması nedeniyle dava ile talep edilen zararın oluştuğu anlaşılmaktadır. Olay sonrası denetim yapan ilgili kurum müfettişinin raporunda da açıkça belirtildiği üzere; gölün doldurulması sırasında herhangi bir takip ve kontrol yapılmamıştır. İşletme süresince ilk defa göl boş iken kapatılmış olan kapağın dolum sırasında su kaçırma ihtimaline karşı göl tam doluncaya kadar kontrol altında bulundurulması gerekirken, kontrolsüz bırakılmasının ihmali davranış olduğu belirtilmiştir.Dosya içeriğinden, gölün dolumu sırasında eleman bırakılmamasının nedeninin, işçilere fazla mesai vermemek adına fazla çalışma yaptırılmaması konusundaki davacı kurum genelgesinin varlığı olduğu anlaşılmıştır. Kontrol elemanı olmadan yapılan dolum sırasında, yine müfettiş raporunda belirlendiği üzere, su alarak zarara sebebiyet veren kapağın tam olarak kapanabilmesi için kapağın alt kısmındaki contanın 723,65 kotundaki kızaklı tip yuvaya tam olarak oturmasının gerektiği, bunun içinde conta ile oturma yüzeyi arasında kum, taş ve dal parçası gibi maddelerin bulunmamasının gerektiği, ayrıca DSİ Genel Müdürlüğünün yazılı görüşlerinde de belirtildiği üzere; bu tür kapaklarda sızdırmazlığın lastik contalarla sağlandığı, lastik contaların kapağın basınç altında, tam yükte toleranslar içinde sızdırmazlık sağlamaları esas alınarak projelendirildiği, bu itibarla gölde su tutulmaya başlanılması sırasında kapağın tam yük altına gelinceye kadar olan sürede su kaçırmasının normal olduğu belirlenmiştir. Bu durumda sadece kapağın önüne gelen dal parçası olup olmadığını kontrol eden davalı Metin’in kapağın iki parmak kadar açık kalmasından dolayı kusur izafe edilmesinin gerekçesi anlaşılamamıştır. Yine santrale dolan suyun artmasında acil kapak kapatma butonunun arızalı olması etken olmuştur. Olayı ilk gören L.. Ö..'in: -Santral içine dolmakta olan suyu görünce giriş kapağının açık olabileceği düşüncesi ile kumanda odasında bulunan panodaki anahtarı çevirdiğinde "kapak altta" sinyal lambasının yanmaması üzerine, acil kapak indirme butonuna bastığı ve ancak, alt limit switchin müfettiş raporunda açıklanan sebeplerle fonksiyonunu yerine getirmemiş olması nedeni ile istenmeyen bir şekilde motorun enerji alarak tamburu döndürmesine ve halatın bittikten sonra tersten sarılmasına ve bu suretle de kapağın bir miktar açılmasına ve santral içindeki suyun daha çabuk yükselmesine sebebiyet verdiği hususu da sabittir. Müfettiş tarafından alınan elektronik teknisyenlerinin beyanlarına göre de, santralin tüm elektrik aksamının elektrik teknisyeni niteliğinde eleman olmaması nedeniyle düzenli olarak yapılmadığı anlaşılmaktadır. Gerek acil kapatma düğmesinin bağlı olduğu sistemin, gerek kapaklardaki contaların ne zaman kontrol edildiğinin kayıtlardan anlaşılamadığı dosya içeriği ile sabittir. Bu durum, santralde bir kontrol görevlisinin olması durumunda zararın oluşmasının engellenebileceğini de göstermektedir. Hal böyle olunca, Asliye Ceza Mahkemesindeki beyanları tekrarla yeterli inceleme yapılmaksızın hukuk mahkemesinde kusur raporu tanzim eden bilirkişi heyeti tarafından belirlenen oluşa ve dosya kapsamına uymayan kusur oranına itibarla hüküm kurulması isabetsiz olmuştur. Yapılacak iş, işinde uzman bilirkişiler aracılığı ile mahallinde keşif yapılmak suretiyle, santralin kapağın kabul edilen ve göl boşken yeterli basınç olmamasından kaynaklı engellenmesi mümkün olmayan açıklık nedeniyle mi su aldığı, bu açıklığın, kapağın boyutları ve ortamın karanlık olması dikkate alındığında bir el feneri ışığı ile işçi tarafından tespitinin mümkün olup olmadığı, zararın meydana gelmesinde tasarruf genelgesi nedeniyle eleman bırakılmasını engelleyen idarenin kusurunu ne kadar olduğu; yine zararın artışında acil kapatma butonunun arızasının sonuca ne kadar etkili olduğu; ayrıca, idarenin santralın bakımından sorumlu elektrik teknisyeni personel istihdam etmemesi ve gerekli kontrollerin düzenli yapılmamasının zararın artmasında bir etkisinin olup olmadığının dosya içinde bulunan teftiş raporu ile birlikte değerlendirilerek, alınacak kusur ve hesap bilirkişi raporlarına göre bir karar vermekten ibarettir . O halde davalı M.. Ö.. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde, davalı Metin Özarslan’a iadesine 31/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.