Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı T.. D.. ve İ.. D.. tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu 106 ada 10 parsel sayılı 3699,89 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve miras yoluyla gelen hakka dayanılarak davalı A.. D.. ve dava dışı Nurdan, Durdu, Rüstem, Ayşe, Abdullah, İbrahim, Veli, Hatice ve Mustafa D.. adlarına, 106 ada 11 parsel sayılı 3782,82 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı Ali D.. adına, 106 ada 12 parsel sayılı 1827,94 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalılar Mehmet ve Halil D.. adlarına, 106 ada 13 parsel sayılı 4163,75 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı Arif D.. adına tespit edilmiştir. Davacılardan Turan D.. ve İsa D.. davaya konu tüm taşınmazlar hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, miras yoluyla gelen hakka ve mahkeme ilamına, davacı İbrahim A.. ise davaya konu 106 ada 13 parsel sayılı taşınmaz hakkında satışa, miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adlarına tapuya tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonucu davanın reddine, dava konusu taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılardan Turan D.. ve İsa D.. tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına göre davacılar Turan D.. ve İsa D..'ın davaları dava konusu 106 ada 10 parsel sayılı taşınmazın adlarına tapuya tescili istemine yöneliktir. Ancak davacılar davalarını tespit maliklerinden Asiye D..'a yöneltmiş, tespit tutanağının malik hanesinde adlarına tespit yapılan dava dışı Nurdan, Durdu, Rüstem, Ayşe, Abdullah, İbrahim, Veli, Hatice, Mustafa D..'ı davada hasım gösterilmemiştir. Mahkemece davacıya tespit tutanağının malik hanesinde adlarına tespit yapılan dava dışı Nurdan, Durdu, Rüstem, Ayşe, Abdullah, İbrahim, Veli, Hatice, Mustafa D..'ı davaya dahil etmek üzere süre verilmesi, davacı tarafından davaya dahil edildiklerinde davaya karşı diyeceklerinin sorulması varsa delillerinin toplanması sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre davada taraf koşulunun oluşturulmamış olması başlı başına bozma nedenidir. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için dava dilekçesi ve duruşma gününün dava dışı Nurdan, Durdu, Rüstem, Ayşe, Abdullah, İbrahim, Veli, Hatice ve Mustafa D..'a 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Nizamnamesi uyarınca yöntemine uygun şekilde tebliği ile husumet yaygınlaştırılarak bu yolla davada taraf koşulu oluşturulmalı, adı geçenler duruşmaya geldiğinde kendilerinden davaya karşı diyecekleri delilleri ayrı ayrı sorulup saptanmalı, göstereceği deliller toplanmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece taraf koşulu oluşturulmaksızın işin esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerindedir. 2-Mahkemece, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 36. maddesi hükmü gerekçe gösterilerek yazılı biçimde hüküm kurulmuş ise de, yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Somut olayda, kanıtlama yükümlülüğünün davacı taraf üzerinde olduğu, dosyada keşif yapılmasının zorunlu bulunduğu kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece davacı tarafa keşif giderlerini yatırması için kesin önel verilmiş ise de; gerekli koşulları içermediği; vergi kaydının ilgili merciinden ya da Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünden, davacıların dayanağı A... Asliye Hukuk Mahkemesine ait 1984/323-1986/494 E.K. sayılı dava dosyası ilgili mahkemesinden getirtilmediği, taraflar adına açılmış tescil davası bulunup bulunmadığı Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulmadığı, davalı Arif D..'ın bildirdiği tanık listesindeki tanıklar bakımından keşif ara kararında adlarına davetiye çıkartılması ve masrafla ilgili karar verilmediği gibi, diğer yandan taraf koşulu oluşturulmadığı da dikkate alındığında dava dosyasının keşfe hazır hale getirildiğinden söz edilemez. Hal böyle olunca mahkemece oluşturulan ara kararının kesin önel sonuçlarının uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmadığı kuşkusuzdur. Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen nedenlerle davacılar Turan D.. ve İsa D..'ın temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgililerine iadesine, 03.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.