Mahkemesi : Adana 4. İş MahkemesiTarihi : 19/08/2013Numarası : 2012/281-2013/428 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, iş akdini fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi ve elbise kesintisi olarak ücretlerinden yasal olmayan şekilde kesinti yapılması üzerine haklı nedenle feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti ve elbise kesintisi ücreti alacaklarını talep etmiştir. Davalı , davacının fazla çalışması olmadığı gibi var olan fazla çalışma ücretlerinin de imzalı ve ihtirazı kayıt koymadığı bordrolar ile ödendiğini ,iş elbisesi için kesinti yapılmadığını bu halde davacının iş akdini feshinin haklı nedene dayanmadığını öne sürerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık,davacı işçinin fazla çalışma alacağının miktarı noktasında toplanmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68.inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir. Somut olayda; davalı tarafından dosyaya bir kısım çalışma dönemlerini kapsayan ve içeriğinde fazla çalışma tahakkuku bulunup davacı işçinin imzası taşıyan ve davacı işçi tarafından da sahteliği ileri sürülmeyen bordrolar sunulmuştur. Ayrıca bu imzalı bordrolara karşı davacı tarafından sahtelik iddiası ileri sürülmediği gibi davacının koyduğu her hangi bir ihtirazi kayıt ta saptanmamıştır. Nitekim 2010 yılı Ocak,Ekim ve Aralık ayları ile 2011 yılı Mayıs ayı bordrolarında fazla çalışma tahakkuku yapılmış ve bordrolarda davacı tarafından ihtirazi kayıt konulmadan imzalanmıştır. Bu halde davacı söz konusu aylara ilişkin olarak fazla çalışma yaptığını ve ücretini alamadığını eşdeğerde yazılı bir belge ile ispat etmekte zorunda olup dosya kapsamından davacının bu türlü bir ispat aracına rastlanmadığından davacının imzasını taşıyan ve ihtirazi kaydı bulunmayan bu aylara yönelik fazla çalışma iddiasını ispat edemediği kabul edilmeli ve bu aylar fazla çalışma hesabında dışlanmalıdır. Her ne kadar doğru olduğuna itibar edilen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda “..Dosyada mevcut ücret bordrolarında 2010 yılı Aralık, Ocak, Eylül, 2011 yılı Ağustos, Mayıs ayları dışındaki ücret bordrolarında fazla mesai tahakkuku bulunmamaktadır. Söz konusu bordrolar ihtirazi kayıtsız imzalanmış olduğundan bu aylar hesaplamadan dışlanacaktır...” şeklinde yazılmış ise de bilirkişi tarafından bu bordroların ait olduğu çalışma dönemlerini de diğer dönemler ile eşit olarak hesapladığı, nitekim bu bordroların ait olduğu çalışma dönemleri içinde hafta sayısını 24 olarak aldığı izlenmiş olup bu halde uzman bilirkişinin fazla çalışma tahakkuku bulunan ayları eylemli olarak hesabında dışlamadığı görülmektedir. Mahkemece fazla çalışma tahakkuku bulunan ve davacını imzasını taşıyan 2010 yılı Aralık, Ocak, Ekim, 2011 yılı Ağustos ve Mayıs aylarına ilişkin çalışma dönemleri dışlanarak hesaplama yapılması için ek bilirkişi raporu alınarak hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin ve rapor içeriğinde dışlandığı belirtilmesine rağmen hesap yönteminde eylemli olarak dışlanmayan aylarında hesaba katılması ile sonuca ulaşan bilirkişi raporuna değer verilerek hüküm kurulması isabetsiz olup bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 24.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.