Mahkemesi : Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi(İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 19/04/2013Numarası : 2012/25-2013/361 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, fazla çalışma yapmasına rağmen ücretinin ödenmediğini belirterek fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınmasını istemiştir. Bilindiği üzere mahkeme tarafların iddia ve savunmaları ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin istekten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öte yandan bu kural yalnızca sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturan her bir alacak yönünden de uygulanır. Somut olayda; davacı taraf sunduğu dava dilekçesinde işe başlama tarihini 05.09.2008 olarak açıklamıştır.Davacı tarafın dava dilekçesinde ki bu açıklama gözetildiğinde davacının kıdem hesabında bu tarihin dikkate alınmasını istediğinin kabulü gerekir. Davacı tarafın dileçesinde ki bu açıklamaya rağmen hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücreti hesabını davacının talebini aşacak şekilde 10.05.2008 tarihinden itibaren başlatmış ve SGK hizmet cetveline uygun olarak 10.05.2008 tarihinden itibaren alacak hesabı yapmıştır. Oysa davacı işe giriş tarihini 05.09.2008 olarak açıklamış olmakla davacının talebini aşar şekilde fazla çalışma hesabı yapılması usulün emredici hükümlerine açıkça aykırı olmakla hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. 3-Ayrıca taraflar arasında çalışma süresi içinde verilen ara dinlenmesi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. İşçinin günlük iş süresi içinde kesintisiz olarak hiç ara vermeden çalışması beklenemez. Gün içinde işçinin yemek, çay, sigara gibi ihtiyaçlar sebebiyle ya da dinlenmek için belli bir zamana ihtiyacı vardır. Ara dinlenme 4857 sayılı İş Kanununun 68.inci maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedibuçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir. Uygulamada yedibuçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. İş Kanununun 63.üncü maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi onbir saati aşamayacağından, 68.inci maddenin belirlediği yedibuçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok onbir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde onbir saate kadar olan (onbir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir. İşçi, ara dinlenme saatinde tamamen serbesttir. Bu süreyi işyeri içinde ya da dışında geçirebilir. İşyerinde geçirmesi ve bu süre içinde çalışmaya devam etmesi durumunda ara dinlenmesi verilmemiş sayılır. Ancak işçi işyerinde kalsa bile, ara dinlenmesi süresini serbestçe kullanabilir, bu süre içinde çalışmaya zorlanamaz. Ara dinlenmesi için ücret ödenmesi gerekmez. Ancak, bu süre işçiye dinlenme zamanı olarak tanınmamışsa, işçinin normal ücretinin ödenmesi gerekir. Bu sürenin haftalık 45 saati aşan kısmını oluşturması halinde ise, zamlı ücret ödenmelidir. Ara dinlenme süreleri kural olarak aralıksız olarak kullandırılır. Ara dinlenmesinin kullandırılması zorunlu ise de, bunun kullanılacağı zamanı belirlemek işverenin yönetim hakkıyla ilgilidir. İşçilerin tamamı aynı anda ara dinlenme zamanını kullanılabileceği gibi, belli bir plan dahilinde sırayla kullanmaları da mümkündür. Ancak ara dinlenme süresinin, işe, ara dinlenme süresi kadar geç başlama veya aynı süreyle erken bırakma şeklinde kullandırılması doğru olmaz. Ara dinlenme süresinin günlük çalışma içinde belli bir zamanda amaca uygun şekilde kullandırılması gerekir . İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliğinin 3.üncü maddesinin ikinci fıkrasında, ara dinlenmelerinin iklim, mevsim, yöredeki gelenekler ve işin niteliğine göre yirmidört saat içinde kesintisiz oniki saat dinlenme süresi dikkate alınarak verileceği hükme bağlanmıştır. Değinilen maddenin birinci fıkrasında ise, ara dinlenme süresinin çalışma süresinden sayılmayacağı açıklanmıştır. Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücreti hasabında günlük 12 saat üzerinde yapıldığı kabul edilen çalışma süresinde ara dinlenmenin 1,5 saat yerine 1 saat olarak ,ayrıca 12 saat altı içinse ara dinlenme süresini yarım saat olarak değerlendirilmiş olup bu husus yasaya akırıdır. Bilirkişinin belli dönemler için bir kısım ara dinlenme sürelerini yasaya aykırı olarak hesaplaması sonucu itibariyle yanlış hesaplamaya sebebiyet vereceği gibi yerleşik ilke kararlarına da aykırı olmuştur. Bilirkişi raporunda ücret bordrolarında normal ücret ve hafta tatili ücret karşılıklarının gösterildiği, genel tatil çalışmaları için ek ücret tahakkuklarının yapıldığı, fazla mesai tahakkuklarının bulunmadığı bildirilmiş ise de dosya da bulunan ücret bodrolarında 2008 yılı Mayıs ve Aralık ayları ile 2009 yılı Şubat ayı bordrolarında fazla mesai tahakkukunun bulunduğu ve bordroların davacı tarafından imzalanarak herhangi bir ihtirazı kayıtta ileri sürülmediği görüldüğünden bu ayların fazla mesai hesabında dışlanması da zorunludur. Yapılacak iş, yukarıda açıklanan ilkeler Işığında davacının varsa fazla çalışma alacağına hesaplatmak ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektir. Mahkemece yanlış hesaplama yapan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 24.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.