Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6582 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 383 - Esas Yıl 2010





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu 116 ada 1, 115 ada 4 ve 102 ada 18 parsel sayılı sırası ile 76,80 m²², 3609,77 m²² ve 5443,59 m²² yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı M..... M.....S..... adına tespit edilmiştir. Davacı hazine tapu kayıtlarına dayanarak dava açmış, ayrıca taşınmazların kanunları uyarınca devlete kalan yerlerden olduğunu, edinme koşullarının gerçekleşmediğini de öne sürmüştür. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, dava konusu taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı hazine tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davacı hazinenin tutunduğu Aralık 1962 tarih 254, 255, 281 ve 284 sayılı tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazları kapsamadığı, taşınmazların, kanunları uyarınca devlete kalan yerlerden de olmadığı, davalı M..... M.....S..... yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı hazinenin tutunduğu 4753 ve 5618 sayılı Yasalara göre oluşan Aralık 1962 tarih 254, 255, 281 ve 284 sayılı tapu kayıtları ilk tesislerinden itibaren tüm tedavülleri varsa haritası, Toprak Komisyonunun belirtmelik tutanakları ve haritaları getirtilmemiş, dava konusu taşınmazların tüm komşularına ait tutanak örnekleri ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilerek yöntemine uygun olarak mahalline uygulanıp kapsamları belirlenmemiştir. Dava konusu 115 ada 4 parsel sayılı sayılı taşınmazın kuzey sınırında bulunan komşu 115 ada 3 parsel sayılı taşınmazın harabe kilise olarak tespit edilmesine rağmen dava konusu 115 ada 4 parsel sayılı taşınmazın sit alanında kalıp kalmadığı, taşınmaz üzerinde korunması gerekli kültür varlığı olup olmadığı konusunda araştırma yapılmamış, dava konusu 102 ada 18 parsel sayılı taşınmazın sınırında komşu 102 ada 3 parsel sayılı eylemli mera bulunduğu, davacı hazinenin tutunduğu tapu kaydı da sınırında mera okuduğu halde mahkemece yöntemine uygun mera araştırması da yapılmamıştır. Böylesine eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez. O halde davada sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle davacı hazinenin tutunduğu 4753 ve 5618 sayılı Yasalara göre oluşan Aralık 1962 tarih 254, 255, 281 ve 284 sayılı tapu kayıtları ilk tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ve dayanağını oluşturan belirtmelik tutanakları, belirtmelik haritaları ve eki olan tüm belgeler ile dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların, özellikle 102 ada 18 parsel sayılı taşınmaza komşu aynı ada 19 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanaklarının onaylı örnekleri ile dayanağı belgeler getirtilmeli, dava konusu 115 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kuzey sınırında bulunan 115 ada 3 parsel sayılı taşınmazın harabe kilise olarak tespit edilmesi nedeniyle Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan dava konusu 115 ada 4 parsel sayılı taşınmazın sit alanında kalıp kalmadığı, korunması gerekli kültür varlığı olup olmadığı sorularak ilgili kayıt ve belgeler getirtilmeli, dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından 4342 sayılı Yasa uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı Mülki Amirlikten sorulup saptanmalı, yapılmış ve bu yönetimsel işlemler kesinleşmiş ise mera tahsis haritası ve eki belgeler yerinden getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi, taraf tanıkları, uzman bilirkişi fen memuru ve uzman ziraatçi bilirkişi, belirtmelik tutanak bilirkişileri ve tespit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, keşifte yerel bilirkişiler yardımı uzman bilirkişi eliyle davacı hazinenin tutunduğu Aralık 1962 tarih 254, 255, 281 ve 284 sayılı tapu kayıtları ile varsa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan getirtilecek sit alanına ilişkin haritalar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmüne uygun olarak mahalline uygulanmalı, tapu kaydı kapsamı belirlenirken söz konusu kayıtların varsa revizyon gördüğü parseller nazara alınmalı, bölgede mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi fen memuru eliyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalıdır. Bu yolla dava konusu taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, mera tahsis haritası kapsamı dışında kaldığı belirlendiği takdirde taşınmazların öncesinin kaçak ve yitik kişilerden intikal edip etmediği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tespit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek yerel bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasındaki çelişki duraksamasız giderilmelidir. Uzman bilirkişi fen memurundan keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişiden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya elverişli ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, dava konusu taşınmazların davacı hazinenin tutunduğu tapu kayıtları kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, kalsa bile taşınmazın öncesinin mera olmadığı, kaçak yitik kişilerden kalmadığı ve üzerinde korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı bulunmadığı, 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanında kalmadığı saptandığı takdirde, 3402 Sayılı Yasanın 13, 14 ve 46. maddelerindeki hükümler uyarınca zilyetlik araştırması yapılmalı, taşınmazların 2863 sayılı Yasaya göre tarihi veya doğal ya da 3. derece arkeolojik sit alanında kaldığının ve içerisinde korunması gerekli "Tabiat ve Kültür Varlığı" bulunmadığının belirlenmesi halinde zilyetlikle kazanılabileceği düşünülmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.