Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6520 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20357 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Bakırköy 2. İş MahkemesiTarihi : 18/09/2014Numarası : 2013/672-2014/321 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik olmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, davacının ara vermeksizin 20.1.1986-31.12.2003 tarihleri arasında davalı şirkette tır şoförü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işverence herhangi bir haklı neden olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili, davacının 07.10.1998 tarihinde emekli olarak iş sözleşmesini sonlandırdığını hak ettiği kıdem tazminatının kendisine ödendiğini, daha sonra çalışması olmadığını, dava tarihi itibariyle de alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 05.07.2013 tarihli ilamı ile özetle ve sonuç olarak, “...Somut olayda; mahkemece karara esas alınan bilirkişi raporunda kıdem tazminatı alternatifli olarak hesaplanmıştır. Birinci seçenekte davacının 20.1.1986 tarihinde işe girdiği ve akdin 7.10.1998'de davacının emekliye ayrılmasıyla son bulduğunun kabulü halinde net 2.536,21 TL, ikinci seçenekte ise davacının 20.1.1986- 31.12.2003 tarihleri arasında kesintisiz olarak işveren yanında çalıştığı ve akdin işverence haklı sebep olmaksızın feshedildiğinin kabulü halinde davacının net 24.794,72 TL kıdem tazminatı hak kazanacağı hesaplanmıştır. İhbar tazminatına dair hesaplama 7.10.1998-31.12.2003 tarih aralığı esas alınarak yapılmıştır. Mahkemece karar gerekçesinde "...davacının davalı iş yerinde 20/01/1986 - 07/10/1998 tarihleri arasında davalı iş yerinde hizmet akdi ile çalıştığı ve davacının iş akdinin davalı iş veren tarafından haklı nedenle fesih ettiğine ilişkin dosyaya her hangi bir belge ibraz edilmediği gibi feshin haklılığı da davalı tarafça kanıtlanamadığı ..." cümlesine yer verilerek davacının kıdem süresinin bilirkişi raporundaki kıdem tazminatı ile ilgili ilk seçeneğe göre belirlenmesi gerektiği belirtilmiş olmasına karşın hüküm fıkrasında bilirkişi raporunun kıdem tazminatı ile ilgili ikinci seçeneğine göre karar verilmiştir. Ayrıca davalı taraf davacının 7.10.1998 tarihinde emekli olduğunu ve bir daha davalı şirkette çalışması bulunmadığını savunmakta iken davacı taraf anılan tarihte davacının emekli olmasına karşın 31.12.2003 tarihine kadar çalışmasını kesintisiz sürdürdüğü iddiasındadır. Şu halde 7.10.1998 tarihinde davacının emeklilik işlemlerinin yapıldığı taraflar arasında çekişmesizdir. Mahkemece yukarıda da belirtildiği üzere hizmet süresi karar gerekçesinde belirtildiği şekilde 20/01/1986-7/10/1998 tarihleri kabul edilirse emekli olan davacının ihbar tazminatına hak kazanamayacağı sonucu doğar ki mahkemece ihbar tazminatı hüküm altına alınmıştır. Ayrıca taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 7.10.1998 tarihinde sona erdiğinin kabulü halinde davalı tarafın cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunduğu da unutulmamalıdır. Tüm bu tespitler karşısında karar gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki meydana getirilmiştir ve bu durum bozma sebebidir.”gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkeme bozma kararına uymuş, ek hesap raporu aldıktan sonra davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Anayasanın 141'nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297'nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir. Somut olayda; mahkemece aynen “...Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan inceleme ve alınan ek rapor gereğince davacının emekli olduğu, 07/10/1998 tarihine kadar olan kıdem tazminatı ücretinin ödendiğini sel baskını nedeniyle ispat edilememiş olması ve devamında çalışmasının aralıksız sürdürüldüğünün de ispat edilmemesi nedeni ile 20/01/1986 - 07/10/1998 tarihleri arasındaki kıdem tazminatının 10 yıllık zaman aşımına uğradığı ; emeklilik sonrası yeniden çalıştığına dair Trakya Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğünden belge getirilmediği, ancak yargılama safhasında emeklilik döneminde davalı iş yerinde yeniden çalışmaya başladığını tarihler itibari ile tespiti ile emeklilik sonrası başlangıç tarihi esas alınmak suretiyle 07/10/1998-31/10/2003 dönemine ilişkin kıdem tazminatına hak kazanabileceği açıklanmış olmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile 2536,21 TL kıdem tazminatı, 2348,77 TL ihbar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Mahkemenin gerekçesinde davacının 07.10.1998-31.12.2003 dönemine ait alacaklarının hüküm altına alınması gerektiğinin belirtilmesine ve bozma sonrası alınan ek hesap raporunda 07.10.1998-31.12.2003 tarihleri arasında dönem için hesap edilen kıdem tazminatının 7.227,68 TL net olarak hesap edilmesine rağmen bozma öncesi bilirkişi raporunun 20.01.1986-07.10.1998 tarihleri arasındaki çalışma dönemi için hesap edilen alacakları hüküm altına alması hüküm ile gerekçe arasında çelişki yarattığından bozma nedenidir. Öte yandan bozma öncesi getirtilen yurda giriş çıkış kayıtlarından ve bozma sonrası davacı vekilince sunulan Trakya Gümrük Ve Ticaret Bölge Müdürlüğü'nün İpsala Gümrük Müdürlüğü'nden aldığı yazı cevabı ekinde sunulan kayıtlardan davacının davalı firmaya ait araçla İpsala Sınır Kapısı'ndan kara yolu ile emeklilik sonrası ara vermeden giriş çıkışlar yaparak 31.12.2003 tarihine kadar çalıştığı anlaşılmaktadır. O halde davacı emeklilik sonrası ara vermeden çalıştığını ispat ettiğine ve zamanaşımı da sözkonusu olmadığına göre 20.01.1986-31.12.2003 tarihleri arasındaki tüm dönem için hesap edilecek kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde hem de hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratarak karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 07.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.