Mahkemesi : İzmir 4. İş MahkemesiTarihi : 13/08/2014Numarası : 2014/168-2014/675 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalışırken iş akdinin haksız olarak feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 04.12.2013 tarihli ilamı ile özetle ve sonuç olarak, “...Somut olayda, davacı, davalı şirketin işçisi olarak A.. A..'de çalışmıştır. Davalı şirket, davacının çalıştığı A.. A..'deki sözleşmenin 15/10/2010 tarihinde sona erdiğini belirterek davacıyı İzmir'deki .. A.Ş.'de güvenlik görevlisi olarak görevlendirmiştir. Ancak davacı tanıklarının beyanına göre davacının görevlendirildiği yerin evine uzak olması sebebiyle işyerine gitmediği ve ertesi gün yani 16/10/2010 tarihinde aynı işyerinde güvenlik işini ihaleyle alan şirket adına çalışmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanmış olan İş Sözleşmesinin (j) bendinde davacının işinin ve görev yerinin işverence değiştirilebileceği düzenlenmiştir. Gerek davacı ve gerekse de davalı tanıkları, işverenin A.. A..'deki ihale süresi bittikten sonra davacıya İzmir ilinde güvenlik görevlisi olarak çalışması gerektiğini bildirdiğini beyan etmişlerdir. Böyle olunca, mahkemenin, davalının iş akdini haksız olarak feshettiği kabulü isabetsizdir. Burada, davacının feshi söz konusudur. Ancak davacı feshi haklı ise davacının kıdem tazminatına hak kazanacağı kabul edilmelidir. Davacının feshinin haklı olabilmesi için de iş koşullarında davacı işçi aleyhine esaslı değişiklik bulunması gerekir. Mahkemece bu husus üzerinde durulmamıştır. Yapılacak iş; davalı şirketin davacıyı Tire'de çalıştırabileceği başka bir projesinin olup olmadığı, Tire'de başka bir projesi yoksa davacının yeni çalışma yeri olarak gösterilen İzmir'de davacıya çalışması söylenen işyeri bulunup bulunmadığı, varsa bu yerde davacı işçinin istihdamına imkan olup olmadığı hususunun araştırılarak çıkacak sonuca göre değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur.”gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkeme bozma kararına uymuş, davalı vekiline süre vermiş, davalı vekilince bozma ilamında belirtilen hususlarla ilgili bilgi belge sunulmamış ve mahkemece kıdem ve ihbar tazminatının tekrar reddine karar verilmiştir. Anayasanın 141'nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir. Somut olayda; mahkeme kararının gerekçesinin bir yerinde, “...davacı tarafça dosyaya emsal olarak sunulan İzmir 6.İş Mahkemesinin 2010/890Esas sayılı dosyasında da davacı ile yakın tarihte aynı nedenle iş akdi feshedilen davacının davasının kıdem ve ihbar tazminatının reddine ilişkin karar gerekçesi ve davacı tarafça davalının İzmirde çalıştırabileceği başka bir projesinin bulunup bulunmadığı delillendirilemediği, dolayısıyla da davacının iş akdini kendisinin feshinde haklı bir nedene dayalı olmadığı anlaşılmakla,” şeklinde bir değerlendirme yapılmış iken daha alt bir paragrafta bu sefer, “...davanın kıdem ve ihbar tazminatı yönünden reddine” yazıldığı, hüküm kısmında ise kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddedildiği bu hali ile gerekçenin içinde ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı görülmektedir. Öte yandan mahkemece bozma ilamına uyulduğuna göre davalıya kendi aleyhine olabilecek belgeleri sunması için süre verilmek yerine SGK İl Müdürlüğünden davalının Tire'de ve İzmir'de davacıyı çalıştırabileceği bir işyeri olup olmadığı sorularak sonucuna göre hükmüne uyulan bozma ile davalı yararına oluşan kazanılmış haklar ihlal edilmeden tüm deliller değerlendirilerek kıdem tazminatı talebi hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 07.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.