Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6463 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 27386 - Esas Yıl 2013
Mahkemesi : Tokat 1. İş MahkemesiTarihi : 12/11/2013Numarası : 2011/288-2013/391Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2-Davacı, merkezi Sivas'ta olup Tokat'ta Sigara Dağıtım Şubesi bulunan davalıya ait işyerinde 23.8.2005-24.3.2011 tarihleri arasında satış/tanzim teşhir elemanı olarak çalıştığını, iş aktinin tazminatsız ve bildirimsiz feshedildiğini iddia ederek ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla çalışma, genel tatil ve yıllık izin ücretlerinden oluşan alacaklarının ödetilmesini istemiştir.Davalı, davacının herhangi bir alacağı olmadığını, iş aktinin 4857 sayılı Kanunun 25/II-d maddesi uyarınca doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışları nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece iş sözleşmesinin feshinde hak düşürücü süreye uyulmamış olması, aksine durumun davacı tarafında usülüne uygun ve süreleri içerisinde kanıtlanmamış olması nedeniyle feshin işveren tarafından haksız olarak yapıldığı gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti ve yıllık izin ücreti yönünden kısmen kabul edilmiştir.İş sözleşmesinin hak düşürücü süre içinde feshedilip feshedilmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 İş Kanununun 26 ncı maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir.4857 sayılı İş Kanununda, işçinin maddî çıkar sağlamış olması halinde bir yıllık sürenin işlemeyeceği öngörülmüştür. O halde, haklı feshe neden olan olayda işçinin maddî bir menfaati olmuşsa, altı işgününe riayet etmek koşuluyla olayın üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin işverenin haklı fesih imkânı vardır. Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer. İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur. Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar.Haklı fesih nedeninin devamlı olması durumunda hak düşürücü süre işlemez. Örneğin, ücreti ödenmeyen işçi ödeme yapılmadığı sürece her zaman haklı nedenle iş sözleşmesini feshedebilir. Bu örnekte işçi açısından haklı fesih nedeni her an devam etmektedir. Ancak işçinin daimî olarak bir başka göreve atanması veya iş şartlarının esaslı şekilde ağırlaştırılması halinde, bu değişikliğin sonuçları sürekli gibi görünse de işlem anlıktır. Buna göre sözleşmesini feshetmeyi düşünen işçinin bunu altı işgünü içinde işverene bildirmesi gerekir. Yine işyerinde işi yavaşlatma ve üretimi düşürme eyleminin süreklilik göstermesi durumunda, altı iş günlük süre eylemin bittiği tarihten başlar.İşçinin ücretinin ödenmemesi temadi eden bir durum olmakla birlikte fesih hakkı ödemenin yapıldığı ana kadar kullanılabilir. Aksi halde Yasanın 24/III-e maddesinde öngörülen neden ortadan kalkmış olur. Fesih iradesinin altı iş günü içinde açıklanması yeterli olup, bu süre içinde tebligatın muhatabına ulaşmış olması şart değildir 4857 sayılı Yasanın 26 ncı maddesinde öngörülen altı işgünlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkânını ortadan kaldırır. Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hâkim resen dikkate almak zorundadır. Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazminatı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur.Yukarıda değinilen altı iş günlük ve bir yıllık hak düşürücü süreler, işçi açısından 24/II madde, işveren açısından ise 25/II maddede belirtilen sebeplere dayanan fesihler yönünden aranmalıdır. Bu itibarla, geçerli nedene dayanan fesih durumlarında, 26 ncı maddede öngörülen hak düşürücü süreler işlemez. Dairemizin istikrar kazanmış uygulaması bu yönde olup, geçerli nedene dayanılarak yapılan fesihlerde belirtilen hak düşürücü sürelerin yerine “makul süre” içinde sözleşmenin feshedilebileceğini kabul etmektedir.Somut olayda, davacı işçi ile ilgili doğruluk ve bağlılıkla uyuşmayan davranışlarda bulunduğu hususundaki ilk duyumlar 10.3.2011 tarihinde davalı işverenin çalışanlarına ulaşmış, davacıdan aynı tarihte savunma istenmiş, davacı iddiaları reddedince şirket yöneticilerince konunun araştırılması istenmiş, yapılan araştırmalar sonucunda kesin bilgiler davalı tüzel kişi işverinin feshe yetkili yöneticilerine 23.3.2011'de bildirilmiş ve 6 işgünlük hak düşürücü süre geçmeden 24.3.2011 günü iş akti feshedilmiştir.Kaldı ki, davacının dosyada bulunan 10.3.2011 tarihli savunması içeriğinde tecil yollu ikrar ettiği ve toplanan delillerile de sabit olduğu üzere bayilere verilece hediyelerin değiştirilmesi, tahsil edilen paraların şirkete gecikmeli intikal ettirilmemesi ve görevli olduğu bir takım bayi ziyaretlerini yapmaması şeklindeki eylemleri nedeniyle iş aktinin işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanununun 25/II-d maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiği gözetildiğinde kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.SONUÇ; Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 20.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.