Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5954 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19016 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Mersin 3. İş MahkemesiTarihi : 28/02/2013Numarası : 2012/229-2013/88 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünün tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı davalı Yurtkur'un asıl işveren davalı Ö.. Ltd. Şirketinin alt işveren olduğu işyerinde 10.9.2007-1.6.2010 tarihleri arasında garson olarak çalıştığını, iş akdinin haklı bir neden olmadan feshedildiğini, her iki davalı hakkında ilamsız icra yolu ile takip yaptığını ancak davalı Yurtkur'un borca itiraz etmesi nedeniyle, takibin durduğunu, diğer davalı şirket hakkında iflas kararı verilmesi nedeniyle davalı şirket tarafından durdurma kararı verilmesinin talep edilmesi üzerine İcra Müdürlüğünce takibin durdurulduğunu bildirerek takibe yapılan itirazların iptali ile takibin devamına, %40 icra -inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davalı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu hakkındaki icra takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin devamına, İcra-İnkar tazminatı talebinin reddine, Mersin 1.İcra Müdürlüğünün 2010/12160 nolu takip dosyasında davalı şirket hakkında İİK.nun 193.maddesine göre takip durdurulduğundan, bu konuda itirazın iptaline karar verilemeyeceğinden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. İflasın açılması, maddi hukuka ilişkin ilişkileri ve hükümleri cebri şekilde etkilediği gibi medeni usul ve icra hukuku kuralları üzerinde de etki meydana getirir. Bu etkilerden biri de görev kurallarında meydana gelen değişikliktir. Görev kurallarındaki değişikliği dava açıldıktan sonra işverenin iflas etmesi hali ve iflas kararı verdikten sonra işçinin işverene dava açması hali bakımından ayrı ayrı incelemek gerekir. İflasın açılması ile müflisin taraf olduğu hukuk davalarının ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına kadar duracağı genel kural ise de, yine bu hükmün müstacel haller, tazminatsız ceza davaları, şeref ve haysiyete tecavüzden ve cismani zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme, ahvali şahsiye veya nafaka davalarının uygulanamayacağı kabul edilmiştir. 2004 sayılı Kanun'un 194. maddesinde ayrık tutulan "Müstacel haller" den maksat, acele görülmesi gereken ve durduğu takdirde verilecek hükmün faydasız kalacağı gerçeğidir. Bu davalarda hakim takdir hakkını kullanarak müstaceliyet kararı vermek suretiyle yargılamaya devam eder. İşçinin alacaklı olduğu iş hukukuna ilişkin bir dava, işçinin sosyal durumu itibariyle 2004 sayılı Kanun'un 194. maddenin gayesine uygun görülerek acele işlerden sayılmalı ve ikinci alacaklılar toplantısı beklenmeksizin yargılamaya devam edilmelidir. Bunun yanında kanunun lafzına göre davacıların müflise karşı davaya devam edeceği izlenimi hasıl olmakta ise de masaya dahil mal ve haklar bakımından müflisin yetkisiz kalması keyfiyeti, kendisinin, müstacel de olsa bu davalara taraf olmaya devam etmesine manidir. Bu durum karşısında birinci alacaklılar toplantısı yapılmış ve iflas idaresi teşekkül etmişse, müstacel davalar ikinci alacaklılar toplantısı beklenmeden iflas idaresine karşı; birinci alacaklılar toplantısı henüz yapılmamış ve işin müstaceliyeti icabı iflas idaresinin seçimini dahi beklemeye durum müsait değilse, bu takdirde iflas idaresi müflisin yerini alarak davaya iflasın açılmasından önce davanın görüldüğü iş mahkemesinde devam olunur. Böylece işçinin alacağının tahsili amacıyla iş mahkemesinde açılan davadan sonra işverenin iflasına karar verilmesi mahkemenin görevini etkilemez ise de, işveren müflisin yerine geçecek olanı etkiler. İflas kararı verildikten sonra işçi işçilik haklarından doğan alacağının dayanağını ve miktarını iflas idaresine bildirir. Alacaklıların alacaklarını kaydettirmeleri için 2004 sayılı Kanun'un 219/2. maddesinde öngörülen bir aylık sürenin bitiminden sonra, iflas idaresi alacakların doğru olup olmadığını incelemeye başlar. Maddi yönden inceleme sonucu kabul edilen her alacak tespit edilen sıraya göre sıra cetveline kaydedilir. Kabul edilmeyen alacaklar da red sebebleri ile birlikte sıra cetvelinde gösterilir. İflas idaresi 2004 sayılı Kanun'un 232. maddesinde öngörülen sürede düzenlediği sıra cetvelini iflas idaresine verir ve alacaklıları aynı Kanun'un 166/2. maddesindeki usule göre ilan yoluyla haberdar eder. Ayrıca iflas masasına müracaat sırasında tebligatı gösterir adres ve tebligat masrafları için avans yatıranlara sıra cetveli tebliğ edilir. Sıra cetveline itiraz davalarında dava açma süresi, görev ve yetki 2004 sayılı Kanun'un 235. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre dava açma süresinin ilandan itibaren başlayacağı belirtildikten sonra, ayrıca 2004 sayılı Kanun'un 223/3. maddesi hükmünün saklı olduğu belirtilmiştir. Saklı tutulan hükme göre, iflas masasına müracaat eden alacaklılar tebligatı kabule elverişli adres gösterir, yazı ve tebligat masrafları için avans yatırmışlarsa sıra cetveline itiraz davası açma süresi bu alacaklılar hakkında sıra cetvelinin kendilerine tebliğinden itibaren başlar. Davanın onbeş gün içinde açılması gerekmektedir. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınır. 2004 sayılı Kanun'un 235/1. maddesine göre sıra cetveline itiraz davası iflas kararı veren ticaret mahkemesinin bulunduğu yerdeki herhangi bir ticaret mahkemesinde açılabilir. Görevin belirlenmesinde dava değerinin önemi olmadığı gibi, buradaki mahkemenin yetkisi de kamu düzenine ilişkindir. Bu durum karşısında iş mahkemesinde görülmekte olan, işçi alacaklarına yönelik dava sırasında, işverenin iflası halinde dahi, 2004 sayılı Kanun'un 194. maddesi uyarınca, davaya iş mahkemesinde devam edileceği, işverenin işçi alacaklarına ilişkin dava açılmadan önce iflası halinde ise yukarıda belirtilen şekilde hareket ile alacağın iflas masasına kaydedilmemesi halinde, asliye ticaret mahkemesinde kayıt kabul davası olarak açılması gerekir. Somut olayda davalı şirkete karşı icra takibi 28.9.2010 tarihinde yapılmış olup, davalı şirket tarafından şirketin 12.3.2010 tarihinde iflasına karar verildiği gerekçesiyle takibin durdurulması talep edilmiş, icra memurluğunca 14.12.2010 tarihinde İİK.nun 193. Maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi üzerine 4.4.2011 tarihinde bu dava açılmıştır. Dosyadaki belgelerden Mersin 1. Asliye Ticeret Mahkemesince 12.03.2010 tarihli karar ile şirketin iflasına karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 23.12.2010 tarihli kararı ile bozulduğu, anılan mahkemece bozma kararına uyulup bozma kararı doğrultusunda işlem yapıldıktan sonra 14.2.2012 tarihli karar ile şirketin iflasına karar verildiği ancak verilen kararın kesinleşip kesinleşmediğinin mahkemece araştırılmadığı görülmektedir. Bu davanın açıldığı 04.04.2011 tarihinde ortadan kesinleşmiş bir iflas kararı bulunmamaktadır. Yapılacak iş; verilen iflas kararının kesinleşip kesinleşmediğini, kesinleşmiş ise iflasın açılıp açılmadığı, açılmış ise ikinci alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığını araştırmak, iflas idare memurlarına dava dilekçesini duruşma gün ve saatini tebliğ etmek, davalı şirketin iflasına ilişkin dosyanın suretini getirtmek gerekirse davaya kayıt kabul davası olarak devam edilerek alacağın masaya kaydedilmesi şeklinde bir karar vermekteir. Mahkemece hatalı değerlendirme ve eksik inceleme sonucun yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcın istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne yükletilmesine, 13/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.