Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 582 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18305 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Tokat 1. İş MahkemesiTarihi : 25/04/2013Numarası : 2010/272-2013/167 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine 2-Davacı, 20/10/2008 tarihinden itibaren davalı işyerinde çalıştığını, iş akdinin 01/06/2010 tarihinde feshedildiğini, davacının haftanın 7 günü 3 vardiya şeklinde çalıştığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir. Davalı, davacının iş akdinin kendisi tarafından haksız olarak feshedildiğini, davacının şoför olduğunu, Tokat'taki araçların takibinden ve akaryakıt alımından sorumlu olduğunu, şirket bünyesinde çalışan şoförlerden N.. K..'ın arayarak davacının kendi şahsi aracına akaryakıt alıp faturasını şirket adına tanzim ettirdiği beyan etmesi üzerine şirketin bu durumu araştırdığını, bunun üzerine araçların mazot alımının yapıldığı petrol şirketi ile görüşüldüğünü ve davacının 2-3 defa şirket araçlarının plakasını kullanarak kendi aracına mazot doldurduğunun öğrenildiğini, bu hususu konuşmak üzere davacının çağrıldığını ancak gelmediğini ve bunun üzerine davacının şoförlüğünü yaptığı aracı bırakarak işten ayrıldığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacıya yazılı olarak yapılan herhangi bir fesih yazısına dosya içerisinde rastlanılamadığı, işe gelmediğine dair tutulmuş herhangi bir tutanak bulunmadığı gibi bu konuya ilişkin de savunmasının alındığına ilişkin de herhangi bir belgeye rastlanılmadığı, davalı işveren davacının işi kendisini bıraktığını iddia etmiş ise de iş kanunu gereğince ispat yükümlülüğü üzerinde olan işverenin bu hususu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17 nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde, işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmadığı gibi, ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanamaz Somut olayda, Davalı Ö.. D.. beyanında ” 2010 yılında davacı ile yemek yerken davalı şirketin sahibi davacıyı arayarak mazotla ilgili fişlerde problem olduğunu söylediğini, davacının telefon kapattıktan sonra kendisine anlattığını ve davacının da "ben bu adamla çalışmıyorum” diyerek işten ayrıldığını bildirmesine göre davacının, işverenin güvenini kötüye kullanarak, doğruluk ve bağlılığa uymayacak şekilde davrandığı ve işveren ait mazot fişlerini kullanarak kendi aracına mazot aldığı, bunun tespit edilmesi üzerine de işyerine gitmeyerek fiili olarak iş akdini sona erdirdiği, ancak bu sona erdirmenin haklı nedene dayanmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, kıdem ve ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken hatalı gerekçe ile kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olup bozma nedenidir. 3-Hafta tatili ücretinin hesabı yönünden taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 46 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince, çalışılmayan hafta tatili günü için bir iş karşılığı olmaksızın işçinin ücreti tam olarak ödenir. Hafta tatilinde çalışan işçinin ücretinin nasıl hesaplanacağı yasalarda düzenlenmemiş ise de, Dairemizce hafta tatilinde yapılan çalışmanın fazla çalışma sayılacağı, buna göre ücretin yüzde elli zamlı ödenmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir.Buna göre hafta tatilinde çalışılmışsa, çalışma karşılığı olmaksızın ödenmesi gereken bir yevmiye yanında, çalışmanın karşılığı da bir buçuk yevmiye olarak ödenmelidir. Şu hale göre çalışılan hafta tatilinin ücreti ikibuçuk yevmiye olmalıdır. Hafta tatili ücretleri çalışılan dönem ücreti üzerinden hesaplanması gerekir. Hafta tatili çalışmalarının, tanık beyanlarına dayalı olarak, uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Dairemizce son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak, hafta tatili çalışmasının taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda, böyle bir indirime gidilmemesi gerekir. Somut olayda bilirkişi tarafından tanık beyanlarına dayanılarak hesaplama yapılmış ve takdiri indirim oranı belirlenmemiş olmasına göre mahkemece bu husus gözden kaçırılarak indirimsiz olarak karar verilmiş olması, takdiri indirim yapılmamasına karar verilmiş ise bunun gerekçede açıklanmamış olması hatalı olup bozma nedenidir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 17.1.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.