Mahkemesi : Manavgat İş MahkemesiTarihi : 20/12/2012Numarası : 2011/497-2012/724Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı Akedaş vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalı Akedaş vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı İ.. G.. işçisi sıfatı ile 16.01.2003 tarihinden beri diğer davalı Akdeniz Elektrik Dağıtım AŞ’nin elektrik kesme ve bağlama hizmetlerini yerine getirdiğini, iş akdinin 01.06.2010 tarihinde yazılı bildirim ve haklı sebep olmaksızın feshedildiğini, son aylık net ücretinin 1.240,00 TL olduğunu, fesihten 4 gün önce (28.05.2010 tarihinde) davalı İ..G..’ün, diğer davalı A.. A..’nin son yapılan ihalesine katılmadığından bahisle Manavgat’ta işçi çalıştırmayaca- ğını, isterse 4 gün içinde Ankara’da işe başlaması gerektiği, aksi takdirde iş akdinin feshedileceğinin davacıya sözlü olarak bildirildiğini, davacının bu teklifi kabul etmediğini ancak 01.06.2010 tarihinde eski iş yerine gittiğinde işe alınmadığını, davacının işe girdikten sonra devamlı Manavgat’ta çalıştığını şehir değişikliğinin iş koşullarında esaslı değişiklik yapılması anlamına geldiğini, bunun da davacının yazılı kabulüne bağlı olduğunu, davacının 08:00-22:00 saatleri arasında çalıştığını, hafta tatillerinde de çalıştığını, bu çalışmaların karşılığının ödenmediğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti ile hafta tatili ücreti alacağının davalılardan tahsilini istemiştir. Davalı Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş vekili kurumun ihale makamı konumunda bulunduğunu, bu sebeple kıdem tazminatı ve diğer alacaklardan sorumlu olmayacağını, bu hususun aksi iddia edilse dahi davacının ihaleyi yeni alan şirkette çalışmaya devam ettiğini, davalının şirket nezdinde fazla mesai ve hafta tatili çalışması olmadığını, ayrıca davacının 16.01.2003 tarihinden bu yana Akdeniz Elektrik Dağıtım AŞ tarafından yapılan ihale kapsamında çalıştığı bilgisinin kayıtlarında yer almadığını, net ücretinin iddia edildiği gibi 1.240,00 TL olmadığını beyanla davalı reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı İlsev Gür vekili davacının asgari ücretle çalıştığını, son ücretinin bizzat Akdeniz Elektrik Dağıtım AŞ tarafından ödendiğini, davacının ihale ile üstlenilen işte çalıştığını, yeni ihale alınamadığından işin sona erdiğini, davacının ihaleyi yeni alan işveren nezdinde ara vermeksizin çalışmaya devam ettiğini, işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, işçilerin haftada 1 gün izin kullandığını, ücret alacaklarının zaman aşımına uğradığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, SGK kayıtlarında davacının davalı İ.. G..'e ait iş yerinden çıkışı bildirilmeden önce 07/06/2010 tarihinde 1177422 iş yeri sicil numaralı N.. Enerji Tem. Ltd. Şti - T.. Elektrik Tur. Ltd. Şti'nin oluşturduğu adi ortaklıkta çalışmaya başladığı, dolayısıyla ihaleyi kaybeden davalının iş şartlarında aleyhte değişiklik yapmak isteyip kabul etmeyince akdi feshettiği yolundaki davacı iddiasının haklı bir yönünün olmadığı, davacının zaten ara vermeden ihaleyi kazanan alt işverenin işverenliğinde yani N.. Enerji Tem. Ltd. Şti - T.. Elektrik Tur. Ltd. Şti'de işine devam ettiği, dolayısıyla davalının ihaleyi kaybetmesi ile iş akdi feshedilmemiş aksine davacı kesintisiz olarak ihaleyi kazanan yeni şirketin işverenliğinde çalışmasına devam ettiğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkının bulunmadığı, fazla çalışma yapıldığı ve bu alacağın oluştuğu yönündeki iddianın ispatı davacı işçiye ait olmakla davacının birbirini doğrulayan tanık beyanları ve getirtilen kayıtlar içerisinde 4857 sayılı İş Yasasının 41, 46, 47 ve 63.maddeleri gereğince belirlenen olağan çalışma süreleri dışında fazla çalışma yaptığı ve yine davacının hafta tatili izinlerini kullanmadığını ifade etmiş olmaları sebebiyle davacının hafta tatillerinde çalıştığından hafta tatili ücreti alacağının %30 hakkaniyet indirimi yapılmak sureti ile davalı tarafından yapılan zamanaşımı savunması da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununda 32'nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir. İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanununun 323'üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. 4857 sayılı Yasanın 8'inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37'nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.Somut olayda; davacı dava dilekçesinde aylık ücretinin net 1.240.00 TL olduğunu ifade etmiş davalı Akedaş tarafından ücrete itiraz edilmiş ve diğer davalı tarafından davacının ücretinin asgari ücret olduğu ifade edilmiştir. Davacının SGK Hizmet Döküm Cetveli ve işyerine ait SGK Dönem Bordroları dosyaya ibraz edilmiş, davacıya ait ücret bordroları ise ibraz edilmemiştir. 20.12.2012 tarihli karar duruşmasında davacı vekili sigortaya bildirilen ücretin gerçek ücret olduğunu bildirmiş ve ücret araştırmasına gerek olmadığını savunmuştur. Davacının SGK Hizmet dökümünde fesih tarihinde belirtilen ücreti ise aylık brüt 1.240.00 TL dir. Mahkemece davacı vekilinin duruşmadaki beyanı dikkate alınmaksızın aylık net 1.240.00 TL (brütü: 1.732.09 TL) üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek ek rapor aldırılmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, fazla alınan temyiz harcının davacıya iadesine, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.