Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 575 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18551 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 04/04/2013Numarası : 2012/690-2013/88 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, 25/07/2002 tarihinden 31/03/2006 tarihine kadar davalı şirkette işçi olarak kesintisiz ve devamlı olarak makineci olarak çalıştığını, iş akdi devam ettiği esnada bir insanın çalışabileceği sürenin çok üzerinde bir süre ile davalı şirket tarafından çalıştırıldığını, buna rağmen davalı şirket tarafından ödenmesi gereken ücret alacaklarının çok istemesine rağmen söz konusu bedellerin kendisine ödenmediğini, davalı şirketin çalışmasından memnun olmadığını, iş akdine son verildiğini bildirerek bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatının ödetilmesini istemiştir. Davalı, davacının davalı şirkette çalışmış olduğu 25/07/2002 - 31/03/2006 tarihleri arasında çalışması karşılığı davacı tarafın alacak taleplerinin 5 yıllık zamanaşımına uğramış olduğunu, davacının iş akdinin haksız nedenle feshedildiği iddiasının tamamen mahkemeyi yanıltma çabasından ibaret olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, dava dilekçesinde 25/07/2002 - 31/03/2006 tarihleri arasındaki kıdem ve ihbar tazminatı ile ??cret alacağının talep edildiği anlaşılmakla bu alacakların BK.madde 126/3.bendine göre dava tarihinden itibaren geriye doğru 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğradığından davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında, işçilik alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir. Hemen belirtmelidir ki, gerek İş Kanununda, gerekse Borçlar Kanununda, kıdem ve ihbar tazminatı alacakları için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Uygulama ve öğretide kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına ilişkin davalar, hakkın doğumundan itibaren, Borçlar Kanununun 125'inci maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi tutulmuştur. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu’nun 146'ncı maddesinde de genel zamanaşımı 10 yıl olarak belirlenmiştir. Bu noktada, zamanaşımı başlangıcına esas alınan kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı hakkının doğumu ise, işçi açısından hizmet aktinin feshedildiği tarihtir. 4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacaklar, Borçlar Kanununun 126/1 maddesi (6098 Sayılı TBK 147) uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir. Somut olayda, davacının talebi kıdem ve ihbar tazminatıdır. Bu durumda söz konusu tazminat niteliğindeki alacaklarının zamanaşımı süresinin 10 yıl olmasına rağmen, alacağın niteliği konusunda yanılgıya düşülerek 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması hatalı olmuştur. Mahkemece, bu alacak talepleri yönünden zamanaşımının henüz dolmadığı hususu gözönünde tutularak işin esasına girilmek suretiyle kıdem ve ihbar tazminatının hak edilip edilmediği hususu belirlenip buna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.