Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5719 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3811 - Esas Yıl 2010
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı Ayşe vd. tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:Dava, niteliği ve içeriği itibariyle taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve soruşturma, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir.Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre davada yöntemine uygun biçimde taraf koşulunun oluşturulmamış olması başlı başına bozma nedenidir. Muhtesat aidiyetinin tespiti davalarında ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhtesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin davada taraf olmaları zorunludur. Dosya içeriğindeki tapu kaydından davaya konu 5 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davacı ve dava dışı İsmail adına kayıtlı bulunduğu görülmektedir. Ne var ki İsmail'in ölüm tarihini ve mirasçılarını gösterir veraset ilamı dosya içinde bulunmadığı gibi, ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dosyasının aslı veya onaylı örneği de getirtilmediğinden tapu kayıt maliki İsmail'in gerçekten ölmüş olup olmadığı, ölmüşse davalılardan başka mirasçısı bulunup bulunmadığı, başka mirasçısı varsa bunların ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında davaya konu muhtesatın davacı tarafa ait olduğunu kabul edip etmedikleri anlaşılamamaktadır.Hal böyle olunca davada taraf koşulunun oluşup oluşmadığı belli değildir. Taraf koşulu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden araştırılması gerekir. Taraf koşulunun oluşup oluşmadığı belirlenmeden eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm verilemez.O halde, öncelikle tapuda malik görünen İsmail'in ölümünü ve mirasçılarını gösterir veraset ilamı taraflardan istenilerek dosya içine alınmalı, daha sonra ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dosyası getirtilrneli, adı geçenin gerçekten ölü olup olmadığı, davalılar dışında başka mirasçısı bulunup bulunmadığı, başka mirasçısı varsa bunların ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhtesatın davacı tarafa ait olduğunu açık bir biçimde kabul edip etmedikleri duraksamasız belirlenmeli, muhtesatın davacı tarafa ait olduğunu kabul etmeyen başka mirasçı bulunuyorsa bunlann davada taraf olmalarının zorunlu olduğu düşünülerek davada taraf olarak yer almaları sağlanmalı, yargılamaya geldiklerinde davaya karşı diyecekleri, delilleri sorulup saptanmalı, gösterecekleri deliller toplanmalı, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmelidir.Mahkemece taraf koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği araşttrıl-maksızın eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de gerek eski Medeni Kanun ve gerekse sonradan yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi, mülkiyetin tespiti isteminin ise reddine karar verilmesi, yine sonradan yapılan imalatların yeni bir muhtesat meydana getirme sayılamayacağı, bu amaçla yapılan giderler de mevcut muhtesata değer kazandıran faydalı ve zorunlu giderlerden olup İyileştirici nitelikteki bu giderlerin ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanunu'nun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası İle istenebileceği gözönünde tutularak davacı tarafın iyileştirme giderlerine yönelik isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması dahi isabetsiz, davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü İle hükmün (BOZULMASINA), bozma nedenlerine göre de sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin ödenen temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 12.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.