Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5682 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 1367 - Esas Yıl 2008





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı M…… K…… tarafından istenildiği, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: Mahkemece bozma kararına uyulmuştur. Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak aynı doğrultuda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Ne varki, daire bozma kararı gerekleri tümü ile ve aynen yerine getirilmemiştir. İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği dikkate alındığında mahkemece daire bozma kararına uyulduktan sonra yapılan araştırma, soruşturma da hüküm vermeye yeterli değildir. Dava dosyasına yansıyan bilgi ve belgelere ve dosya kapsamına göre dava ve temyize konu taşınmazın tesbit maliki K……'in mahkemenin belirlediği H……. oğlu 1313 doğumlu 7.4.1973 tarihinde vefat ettiği saptanan K…… İ…… olması mümkün değildir. Hal böyle olunca dava konusu taşınmazın tesbit maliki K……'in gerçek kimliğinin ve mirasçılarının duraksamaya meydan vermeyecek biçimde belirlenmesi gerekir. Kuşkusuz bu belirleme yapılırken elverdiğince ulaşılabilen Nüfus Müdürlüğünden getirtilecek onaylı nüfus aile tabloları bir başka deyişle onaylı nüfus kayıt örnekleri yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından tarafların mahkemeye ibraz yada görevli mahkemeden istihsal edip ibraz edecekleri mirasçılık belgeleri ile soybağını gösterecek vesair belgelerdir. O halde öncelikle taşınmazın tesbit maliki K……'in kimliği ve yasal mirasçıları belirlenerek ilgilere dava dilekçesi ve duruşma günlü 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Nizamnamesi uyarınca yöntemine uygun biçimde tebliğ edilmediği husumet yaygınlaştırılarak davada bu yolla taraf koşulu oluşturulmadığı gibi davacı tarafın dayandığı 1291 tarih 266 ve 267 sayılı tapu kaydı ile davalı tarafın tutunduğu tespite dayanak yapılan sevval 1271 tarih 1/31 sayılı tapu kaydının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin dıştan komşu taşınmazların tümünün tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmediğinden somut olaylara dayanmayan soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki haritanın da keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan vermediğinden yetersiz olduğu, dayanılan kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca uzman bilirkişi tarafından düzenlenen haritada yöntemine uygun biçimde gösterilmediğinden harita ve eki raporda yargı denetimine açık olmadığı kuşkusuzdur. O halde hükmüne uyulan daire bozma kararının kapsam ve sonucu göz önüne alınarak tarafların dayandığı tapu kayıtlarının dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmazla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, dayanılan tapu kayıtlarının dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı olduğu saptandığı takdirde usulün 45 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu olgunun dava ekonomisi ve kaydın kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinden sağ olanlar varsa sağ oldukları belirlenenler ile tarafların aynı yöntemle göstereceği elverdiğince yaşlı, yansız tanıklar hazır olduğu halde çekişmeli taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi fen elemanı eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada tapu kayıtlarının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazın taraflardan hangisinin dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı duraksamasız saptanmalı, dava konusu taşınmazın tümü yada bir bölümünün taraflardan birinin tutunduğu tapu kaydının kapsamı dışında kalması halinde sözü edilen taşınmaz kesiminin diğer tarafın tutunduğu tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, anılan taşınmaz kesiminin her iki tarafın dayandığı tapu kayıtlarının kapsamı dışında kalması halinde dayanılan tapu kayıtlarının kapsamı dışında kalan taşınmaz yada taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda tutunulan tapu kayıtlarının kapsamı dışında kalan taşınmaz bölüm yada bölümler üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı, ayrı somut olaylara dayalı bilgiler alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki duraksamasız giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli, haritalı rapor alınmalı, tesbit tutanağı bilirkişilerinin tümü yada bir bölümü vefat etmiş iseler ilgililerin vukuatlı ve onaylı ölüm günlerini gösterecek biçimde ilgili nüfus müdürlüğünden onaylı nüfus kayıt örnekleri getirtilerek durum belgelendirilmeli, taraf tapu kayıtlarının hukuksal değerini koruyup korumadığı incelenip irdelenmeli, taraf tapu kayıtlarının iç, içe girmesi bir başka deyişle örtüşmesi halinde önceki günlü doğru temele dayanan ve hukuksal değerini yitirmeyen kayda değer verileceği düşünülmeli, taraf tapu kayıtlarından ifraz görenler varsa ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydı içinde aranmasının zorunlu olduğu düşünülmeli, her iki tarafın yada taraflardan birinin tutunduğu tapu kayıtlarının hukuksal değerini yitirmesi halinde zilyetliğe ilişkin toplanan ve toplanacak delillerin değerlendirilmesi yapılmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13, 13/B-c, 20 ve 14. maddeleri hükmü eşliğinde sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın özellikle hükmüne uyulan daire bozma kararı gerekleri tümü ile ve aynen yerine getirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı M…… K……'nın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA- peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 26.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.