İş MahkemesiDava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili; daha önce açmış oldukları kısmi davada davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığının belirlenmesi karşısında bakiye tutarlar ve faizleri için başlattıkları icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, yapılan takibin haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre; davacı tarafça açılan kısmi dava sonucu İzmir 2. İş Mahkemesinin 14.7.2011 tarih ve 2011-397 Karar sayılı kararı ile davacının 4.362,06 TL kıdem tazminatı ve 3.243,78 TL ihbar tazminatı alacaklısı olduğu belirlenip taleple bağlı kalmak suretiyle 2.000,00 TL kıdem tazminatı ile 500,00 TL ihbar tazminatının hüküm altına alındığı,anılan kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.3.2014 tarih ve 2014-9776 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, davacı vekilinin bakiye tutarlarla ilgili olarak İzmir 27. İcra Müdürlüğünün 2011-20155 takip sayılı icra dosyası ile 2.362,06 TL kıdem tazminatı, 2.743,78 ihbar tazminatı ve 5.222,38 TL işlemiş faiz alacağı bakımından icra takibi başlattığı, davalı vekilince hem borca hem de faize itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu, bunun üzerine davacı tarafça temyiz incelemesine konu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece alacak miktarlarının belirlenmesi amacıyla dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davacı tarafça faize itiraz edilmediğinden bahisle dava tarihinden takip tarihine kadar ihbar tazminatı olarak talep edilen tutara yasal faiz işletilerek ihbar tazminatı bakımından işlemiş faiz hesaplanmış ve bu tutar takip talebinde talep edilen tutardan mahsup edilerek kıdem tazminatı için işlemiş faiz tutarı belirlenmiştir. Öncelikle kısmi dava sonrası, ihbar tazminatı bakımından davalının temerrüde düşürüldüğüne dair bir bilgi ve delil bulunmamakla ihbar tazminatı bakımından takip tarihine kadar işlemiş olan faizden bahsedilemeyecektir. Kıdem tazminatı bakımından ise davalı-borçlu tarafça hem borca hem de faize itiraz edilmekle hesaplama yöntemi itibar edilebilir bir hesaplama şekli değildir. Bilindiği üzere 4857 sayılı İş Kanununun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14. maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. Kıdem tazminatı bakımından işletilmesi gereken faiz ve faizin işleme zamanı yasa tarafından belirlenmiştir. Bu nedenle faizin işlemeye başlaması bakımından karşı tarafı temerrüde düşürmek gerekmemekle, takibe konu edilen kıdem tazminatı için fesih tarihi olan 30.6.2005 tarihinden takip tarihi olan 02.11.2011 tarihine kadar en yüksek banka mevduat hesabı yaptırmak ve sonuçta toplam işlemiş faiz miktarını belirlemek gerekmektedir. Hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.3.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.