Mahkemesi : Kalkandere Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 29/04/2013Numarası : 2010/528-2013/171 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı işçinin 29.05.2010 tarihinde göreve gitmemesine ilişkin savunmasının 17.06.2010 tarihinde alınmış olması, feshin ise 23.06.2010 tarihinde yapılmış olması nedeniyle 6 iş günlük hak düşürücü sürenin dolmadığı mahkemenin bu yöndeki gerekçesinin hatalı olduğu anlaşılmakla birlikte feshe konu eylem haklı fesih gerektirecek boyuta ulaşmayıp geçerli fesih nedeni oluşturduğundan mahkemece kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulü sonucu itibariyle doğru olduğundan bu hususun bozma nedeni yapılmayacağının anlaşılmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine. 2-Davacı vekili, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, ikramiye alacağı; ilave tediye alacağı, ücret alacağı, giyim yardımı, yakacak yardımı, bayram ödeneği, öğrenim yardımı, aile çocuk yardımı, yemek yardımı, kıdemlilik zammı, intibak zorunluluk zammı, direksiyon primi,asgari geçim indirimi ve izin yardımı alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun "taleple bağlılık ilkesi" başlığını taşıyan 26. maddesinde "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir HMK'nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. İki taraf da duruşmada hazır iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Ancak, davacı peşin harç yanında başvuru harcını da yatırarak yeni bir talep de bulunması hallerinde ise bir ek dava olarak nitelendirilme hali olayımız dışındadır. Somut olayda dava tümden ıslah edilmediği gibi ıslah harcı ile birlikte başvuru harcı yatırılmadığından dilekçenin bir ek dava dilekçesi olarak kabulü de mümkün değildir. Somut olayda davacı dava dilekçesinde ücret alacağı talep etmemiş 5.4.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile 100,00 TL. talep ettiğini ileri sürdüğü ücret alacağını 690,15 TL na yükselttiğini bildirmiş nispi ıslah harcını yatırmış başvuru harcı yatırmamıştır. Bu alacak hakkında dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla ücret alacağına ilişkin ıslah isteminin reddine karar verilmesi gerekirken ücret alacağı talebinin kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir. 3-Taraflar arasında davacıya kullandırılan yıllık izin süresi uyuşmazlık konusudur. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Davalı yazılı belge ile davacının yıllık izinlerini kullandığını ispat edemediğinden, cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığından davalı tarafa yıllık izinlerin kullandırılıp kullandırılmadığı konusunda davacıya yemin teklif edip etmeyeceğinin hatırlatılmaması da bozma nedenidir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.