Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5538 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21492 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Çorum 1. İş MahkemesiTarihi : 06/06/2013Numarası : 2012/309-2013/628 Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm taraflarca süresi içinde temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeye yapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine 2-Davacı, davalı işyerinde gişe yetkili yardımcısı olarak çalıştığını, iş akdinin davalı işveren tarafından, haksız olarak kasadan zimmet kastıyla para aldığı gerekçesiyle feshedildiğini, ancak bu isnadın doğru olmadığından bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir. Davalı, davacının yetkisi altındaki kasadan öğle arasında 100,00 TL aldığının bankaca yapılan iç denetimde müfettişe verdiği beyanı ile de sabit olması nedeniyle iş akdinin haklı nedenle tazminatsız olarak feshedildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacının, iş yerindeki çalışmasının 13,5 yıldan fazla olup, bu kadar uzun süre çalışan bir işçinin sadece 100,00 TL 'yi zimmetine geçirdiği gerekçesi ile iş akdinin feshedilmesinin iş akdinin feshinde orantılılık ilkesine uymadığı, bu nedenlerle davalı banka tarafından yapılan fesih işleminin haklı nedene dayandığının kabul edilemeyeceği, davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur. 4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır. Somut olayda, davacının, davalı işyerinde gişe yetkili yardımcısı olduğu, kendisinin banka müfettişine verdiği beyanında da belirttiği üzere, bir gün öğle yemeğine giderken kasadan 100,00 TL aldığı ve daha sonra bunun 90,00TL sini kasaya koymayı unuttuğu ve açık çıkması üzerine olayın işveren tarafından öğrenildiği sabittir. Her ne kadar davacı zimmet kastı olmadığını, bu nedenle, feshin haklı olmadığını iddia etmiş ise de, bankacılık gibi sürekli para ile uğraşılan ve karşılıklı güvene dayanan işlerde, davacının, kasadan para alma eylemi, işveren açısından iş ilişkisindeki temel unsur olan güven duygusunu sarsacak nitelikte bir eylem olup, bu durumun ortaya çıkmasından sonra aradaki iş ilişkisinin devamının davalı işverenden beklenemeyeceği açıktır. Bu durumda miktarın küçük ya da büyük olmasının önemi bulunmamaktadır. Bu nedenle iş akdinin işveren tarafından haklı nedenle feshedildiğinin kabulü ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozma nedenidir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 10/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.