Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5383 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20334 - Esas Yıl 2013
Mahkemesi : Manavgat İş MahkemesiTarihi : 27/09/2012Numarası : 2011/433-2012/486 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından Yargıtay'ca incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de; HUMK'nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı vekilinin sunduğu temyiz dilekçesinde mahkeme kararının hangi nedenlerle bozulması gerektiğine dair temyiz nedeni bildirilmemiş olması, Dairemizce gerekçeli temyiz dilekçesi sunularak temyiz edilen dosyalarda da temyiz dilekçesinde belirtilen temyiz nedenleriyle bağlı kalınarak temyiz incelemesi yapılıyor olması ile yine mahkeme kararında Dairemizce kamu düzenini ilgilendiren ve re'sen bozma nedeni yapılmasını gerektirecek bir hata bulunmadığının anlaşılmasına göre davalı vekilinin bozma isteğinin reddine, 2-Davacı, işverenin uyguladığı kötü muameleye maruz kaldığı için iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini belirterek, kıdem tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ve asgari geçim indirimi alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının dava dilekçesinde tanık deliline dayanmamış olması nedeniyle, davacının tanık dinletme talebi red edilerek, davacının haklı fesih nedenini ispat edemediği gerekçesi ile kıdem tazminatı talebinin reddine, bilirkişi raporu doğrultusunda fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının kısmen kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 176 ve devamı maddelerinde ıslah konusu düzenlenmiştir. Yasanın 176/1. maddesinde, tarafların herbirinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilecekleri açıkça belirtilmiştir. Yine yasanın 180. maddesinde davanın tamamen ıslahı düzenlenmiştir. Somut olayda, dava 6100 sayılı HMK'nın yürürlük tarihinden sonra açılmıştır. Davacı, dava dilekçesinde açıkça tanık delilini belirtmemiş ve mahkemece de bu nedenle davacının tanık dinletme talebi red edilmiştir. Mahkemenin bu yöndeki ara kararı sonrasında davacı vekili davasını tamamen ıslah ettiğini belirterek 14.02.2012 harç tarihli ıslah dilekçesi ve taleplerini içerecek şekilde ıslah edilmiş dava dilekçesi ibraz etmiş olup söz konusu dilekçesinde tanık deliline dayanmış ve tanık listesi de bildirmiştir. Mahkemece davacı vekilinin davanın tamamen ıslahı yönündeki bu talebi dikkate alınmaksızın sonuca gidilmiş ve davacının haklı fesih konusundaki iddiasını ispat edemediği kabul edilmiştir. Tarafların usulü işlemlerini ıslah edebilecekleri ve HMK md. 180 kapsamında davanın tamamen ıslah edilebileceği dikkate alınmadan karar verilmiş olması hatalıdır. Yapılacak iş, 6100 sayılı HMK'nın 176 ve devamı maddeleri ile 180. maddesi kapsamında davacının davasını tamamen ıslah ettiği değerlendirilerek, davanın tamamen ıslahı hükümlerine göre işlem yapılıp sonucuna göre karar vermek gerekir. O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 06/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.