Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 538 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19415 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Adana 4. İş MahkemesiTarihi : 11/04/2013Numarası : 2011/800-2013/208 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine 2-Davacı, davalı işyerinde 08/04/2010-03/06/2011 tarihleri arası mağaza sorumlusu olarak kesintisiz çalıştığını, iş akdinin işverence feshedildiğini ancak hiçbir hak ve alacağının ödenmediğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir. Davalı, davacının istifa ettiğini ve tüm alacaklarının ödendiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, dosyaya sunulan istifa belgesinden iş akdinin davacı tarafça sonlandırıldığının anlaşıldığı, davacı tarafından aksinin ispatlanmadığı gibi, işverence istifaya zorlandığına dair tanıklarının da herhangi bir beyanda bulunmadığı, iş akdini kendisi sonlandıran işçi kıdem ihbar tazminatı talep edemeyeceğinden bu taleplerin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17 nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir. İşçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduğu ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, iradesi fesada uğratılarak işverence istifa dilekçesi alınması durumunda da istifaya geçerlilik tanınması doğru olmaz. Bu durumda işçinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiği sonucuna varılmalıdır. İstifa belgesine dayanılmakla birlikte, işçiye ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmiş olması, Türkiye İş Kurumuna yapılan bildirimde işveren feshinden söz edilmesi gibi çelişkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çelişkinin istifanın geçerliliğine etkisinin değerlendirilmesi gerekir. İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır. Somut olayda, davacını işyerinden ayrılmak istediğini belirtip istifa ederek işyerinden ayrıldığı sabittir. Mahkemece hüküm altına alındığı gibi, davacının fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının bulunduğu da açıktır. Bu durumda, davacının işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle işyerinden haklı nedenle ayrıldığının kabulü gereklidir. Bu nedenle de davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken yazılı şeklide reddine karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde, davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 17.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.