Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 52 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8889 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu 102 ada 134, 135 ve 136 parsel sayılı sırasıyla 3554,09 m2, 5477,97 m2 ve 7668,28 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar malikinin bilinemediğinden söz edilerek davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ... miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu 102 ada 134, 135 ve 136 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece yargılama sırasında davacı tarafa 6100 Sayılı HMK’nın 120/2.maddesi uyarınca verilen kesin sürenin yerine getirilmediği gerekçe gösterilerek yazılı biçimde hüküm kurulmuş ise de, yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Duraksamadan belirtmek gerekir ki 6100 Sayılı HMK’nun “zaman bakımından uygulama” başlıklı 448.maddesinde bu Kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı, yine aynı Kanunun 120/1.maddesinde öngörülen gider avansının miktarı ile ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirleyen ve anılan maddeye dayanılarak hazırlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin ???zaman bakımından uygulama” başlıklı 6. maddesinde de “bu tarifenin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120.maddesinin ikinci fıkrasına göre gider avansı ikmal ettirileceği” düzenlenmiş bulunmaktadır. Eldeki davanın 6100 Sayılı yeni HMK’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce açıldığı ve yargılamanın davacı tarafa kesin sürenin verildiği 30.11.2011 tarihli celse itibariyle derdest olduğu kuşkusuzdur. Açık bir anlatımla gerek Yasa’da ve gerekse anılan tarife hükümlerinde gider avansının ikmali için gözetilen işlemlerin tamamlandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca 3402 Sayılı Kadastro Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre daha özel nitelikte bir kanun olup Kadastro Kanunu'ndaki maddelerin öncelikle uygulanması gerekir. Hal böyle olunca HMK'nun yürürlüğe girmesinden önce dava açıldığı ve tamamlanmış işlemin etkileneceği gözetildiğinde 6100 Sayılı Kanunun 120/2 madde hükmünün bu davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Mahkemece 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 36.madde hükmüne uygun nitelikte keşif ara kararı verilmelidir. Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı ...'ın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacı ...'a iadesine, 14.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.