Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5131 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25783 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Adana 6. İş MahkemesiTarihi : 16/07/2013Numarası : 2013/188-2013/312 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, davalı işyerinde çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız ve asılsız suçlamalara sonlandırıldığını, açtığı işe iade davasını kazandığını, davalının bu asılsız suçlaması nedeniyle iş hayatının olumsuz etkilendiğinden bahisle manevi tazminat isteğinde bulunmuştur. Davalı, davacının iş akdinin haklı nedenle sonlandırıldığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, manevi tazminatı talebinin, haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Davacının talebinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma ger??ekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir. Tazminat niteliğinde olmaları nedeni ile sendikal tazminat, kötüniyet tazminatı, işe başlatmama tazminatı, 4857 sayılı İş Kanununun; 5 inci maddesindeki eşit işlem borcuna aykırılık nedeni ile tazminat, 26/2 maddesindeki maddi ve manevi tazminat, 28 inci maddedeki belgenin zamanında verilmemesinden kaynaklanan tazminat, 31/son maddesi uyarınca askerlik sonrası işe almama nedeni ile öngörülen tazminat istekleri on yıllık zamanaşımına tabidir. İşveren ve işçi arasındaki hukuki ilişki iş sözleşmesine dayanmaktadır. İşçinin sözleşmeye aykırı şekilde işverene zarar vermesi halinde, işverenin zararının tazmini amacı ile açacağı dava Borçlar Kanununun 125 inci maddesi (6098 Sayılı TBK 146) uyarınca on yıllık zaman aşımına tabidir. Kanundaki zamanaşımı süreleri, Borçlar Kanununun 127 nci maddesi (6098 Sayılı TBK 148) gereğince tarafların iradeleri ile değiştirilemez Sözleşmeden doğan alacaklarda, zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihten başlar. (BK. m. 128). Borçlar Kanununun 101 inci maddesi uyarınca, borcun muaccel olması, ifa zamanının gelmiş olmasını ifade eder. Borcun ifası henüz istenemiyorsa muaccel bir borçtan da söz edilemez. 818 Sayılı Borçlar Kanununun 128 inci maddesinde zamanaşımının nasıl hesaplanacağı belirtilmiştir. Bu maddenin birinci fıkrası, zamanaşımının alacağın muaccel olduğu anda başlayacağı kuralını getirmiştir. Aynı yönde düzenleme 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 151 inci maddesinde yer almaktadır. Somut olayda, davacı, işçi, davalı ise işveren olup aralarındaki iş akdi bulunmaktadır. Uyuşmazlığın temeli, iş akdine aykırılıktan kaynaklanmakta olup 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Yapılacak iş, işe iade dosyasını da getirtip tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar vermekten ibarettir. Hal böyle olunca, davanın 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olddğu kabulü ile reddi yönünde verilen karar hatalı olup bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde , davacıya iadesine, 04/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.