Mahkemesi : Manavgat İş MahkemesiTarihi : 27/09/2012Numarası : 2011/432-2012/485 Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK'nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Davacı vekili, davacının işyerinde kat görevlisi olarak 01.04.2005-12.03.2011 tarihleri arasında çalıştığını, hakaret edilmesi, fazla mesai ve ücretlerinin ödenmemesi, hafta tatili izinlerinin kullandırılmaması nedeniyle sözleşmesini haklı olarak feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile ücret, fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil, yıllık izin ve hafta tatili ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davacı, Mahkemece tanık dinletilmesi talebinin reddi üzerine davasını tamamen ıslah etmiştir. Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davacının tanık dinletme talebinin HMK 316, 318 ve 320.maddelerine göre reddiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 176.maddesine göre taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. 179.maddeye göre ıslah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176 vd. maddelerine ve mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 83 vd. maddelerine göre ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. Diğer bir söyleyişle, ıslah, iyiniyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur (YİBK’nın 04.02.1948 gün ve 1944/10 E., 1948/3 K.; YHGK’nın 16.03.2005 gün ve 2005/13-97 E., 150 K. sayılı ilamları). Yukarıda da ifade edildiği üzere ıslahın konusu, tarafların yapmış oldukları usul işlemleridir. Yani, ancak tarafların yapmış oldukları usul işlemleri ıslah edilebilir. Tarafların yaptıkları usul işlemleri, yargılamanın ilerlemesi için yapılan, şartları ve etkileri usul hukuku tarafından düzenlenmiş olan işlemlerdir. 179. Madde 2.fıkrasında ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yeminin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamayacağı da açıkça düzenlenmiştir. Islahın tamamlanması için ne diğer tarafın ve ne de mahkemenin kabulüne ihtiyaç vardır. Madem ki, ıslah müessesesi tarafların yaptıkları usul muamelelerine ilişkindir, o halde bir taraf muamelesi sayılan dava dilekçesi ve cevap dilekçesi de ıslah ile düzeltilebilecektir. İçtihadı birleştirme kararı ile kabul edildiği üzere ıslah dilekçesi ile yeni delil ileri sürülebilmesi de mümkündür. Dava, davacı tarafça tamamen ıslah edilebilir. Tamamen ıslahta davacı, davasını baştan, yani dava dilekçesinden itibaren ıslah eder ve bu yola o zamana kadarki bütün usul işlemlerinin(HMK. 179/2.fıkra hariç) yapılmamış sayılması için başvurur (HMK m. 179/1). Bu durumda mahkeme, davayı yeni şekline göre sonuca bağlar. Yani ilk dava dilekçesi hiç verilmemiş sayılır ve mahkeme davayı yeni dava dilekçesine göre yürütür. Somut olayda, davacı 14.02.2012 tarihinde davasını tamamen ıslah ederek davasını yeniden açmış ve delillerini de bildirmiştir. Tam ıslah yoluna gidilmesiyle davada baştan itibaren yapılan usul işlemleri geçersiz hale geldiğinden(HMK. 179/2.fıkra hariç) artık davanın yeni dava dilekçesi ve deliller ışığında yürütülmesi gerekirken 26.04.2012 tarihli duruşmada Mahkemenin HMK 316, 318 ve 320.maddelerini gerekçe göstererek davacı delillerini toplamadan savunma hakkını kısıtlayarak eksik inceleme ile karar vermesi hatalı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 04/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.