Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4953 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 3339 - Esas Yıl 2008





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca İncelenmesi davalı İmdadimerdan mirasçı lan ndan Şaiste ( Şayeste ) tarafından, istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya İncelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere ve dosya kapsamına göre, dava konusu 113 ada 54 parsel sayılı taşınmazın temyize konu olduğu, dava konusu 114 ada 85 parsel sayılı taşınmazın ise, temyize konu olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı tarafın 05.07.2007 günlü oturumda davalı taraf ile anlaştıklarını, anlaşmaları gereğince taşınmazın tesciline karar verilmesi isteminde bulunduğu dosya içeriğinden 05.07.2007 günlü oturumda davalıların özellikle temyize konu taşınmazın tespit maliki İmdadimerdan'ın yargılamada hazır olmadığı anlaşılmaktadır. Kural olarak öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında kararlılık kazanan görüşlere göre; feragat, kabul gibi irade beyanları, usulün 151. maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun biçimde belgelendirilmiş olmak koşulu ile kesin hükmün bütün sonuçlarını doğurur. Usul Kanunumuzda sulh müessesesi düzenlenmemiştir. Ne var ki, ülke koşulları gözönüne alınarak yerleşik Yargıtay uygulamasında davacı tarafın netice-i talebinin bir bölümünden vazgeçmesinin, davalı tarafın ise, kendisine yöneltilen davanın bir bölümünü kayıtsız koşulsuz yönteme uygun biçimde kabul etmesi halinde, yanların sulh oldukları sonucuna varılmaktadır. Gerçekten İcra İflas Kanunu'nun 38. maddesi hükmü uyarınca, sulh yoluyla oluşan ve kesinleşen mahkeme kararlarının aynen infaz ve icra kabiliyetlerinin bulunduğu kuşkusuzdur. Somut olayda, davalı tarafın özellikle 113 ada 54 parsel sayılı taşınmazın tespit maliki İmdadimerdan'ın 05.07.2007 günlü oturumda hazır bulunmadığı dikkate alındığında, davacı tarafın 05.07.2007 günlü oturumda duruşma tutanağına geçen beyanının anılan davalının aleyhinde hukuksal bir sonuç doğurması hukuken olanaksızdır. O halde mahkemece yapılacak iş, ilgiliden yargılamada hazır ise bizzat, aksi halde yöntemine uygun biçimde açık bir söylemle davalı İmdadimerdan'a dava dilekçesi ve duruşma günü 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Nizamnamesi uyarınca yöntemine uygun biçimde tebliğ edilmeli, geldiğinde kendisinden davacının 05.07.2007 günlü oturumdaki beyanlanna karşı diyecekleri sorulup saptanmalı, adı geçen yargı çevresi dışında ise saptanan bu olgular gozönüne alınarak bulunduğu yer nöbetçi Kadastro Mahkemesine yazılacak talimat aracılığı ile yerine getirilmeli, davalı taraf davaya tümden karşı çıktığı takdirde, iddia ve savunma doğrultusunda taraflardan delilleri sorulup saptanmalı, gösterecekleri deliller toplanmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu olguların gözardı edilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de uzman bilirkişiye ifraz haritası düzenlettirilmeksizin infazda kuşku yaratacak biçimde hüküm kurulması dahi isabetsiz, davalı İmdadimerdan mirasçılarından Şaiste (Şayeste)'nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), bozma nedenlerine göre de sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde ilgililerine iadesine, 13.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.