Mahkemesi : Artova Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 13/03/2013Numarası : 2011/28-2013/32 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, davalı işyerinde elektrik bölümünde usta yardımcısı olarak çalıştığını, vardiya amirinin olay günü kendisinden kaynak işi yapmasını istediğini, ancak kendisinin bu iş konusunda uzmanlığı bulunmaması sebebiyle işi yapamayacağını bildirmesi üzerine vardiya amirinin kendisine küfrettiğini, bu nedenle de iş akdini kendisine küfredilmesi sebebiyle haklı nedenle feshederek işyerinden ayrıldığından bahisle kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti alacaklarının ödetilmesini istemiştir. Davalı, davacının istifa ederek işten ayrılması ve işyerinde denkleştirme esasına göre çalışılması nedeniyle fazla çalışma alacağı olmadığının savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacının haklı feshi ispat edemediği ve denkleştirme hesap tablosuna göre fazla mesai alacağı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/ bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/ bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin ( tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar. Somut olayda, davacı, iş akdini,vardiya amirinin kendisine küfretmesi nedeniyle haklı nedenle sona erdirdiğini iddia etmiş ve buna tanık olarak da Ö.. Y..’ı gösterdiği dosya içeriği ile sabittir. Mahkemece, davacının tanığının beyanının alınması için Tokat İş mahkemesine talimat yazıldığı, talimat mahkemesinde tanık adına çıkarılan zorla getirme müzekkeresine 9.10.2012 tarihinde verilen şerhte, tanığın yurt dışında olduğu ve Aralık ayında yurda döneceğinden dolayı hazır edilemediği yazılmış; bunun üzerine talimat mahkemesi, talimat evrakını bila ikmal iade etmiştir. Davanın 13.3.2013 tarihinde hükme bağlanmış olduğu da görülmektedir. Mahkemece, davacının davasını ispat etmesine yarayan tek delili olan tanık Ö.. Y.. hakkında çıkartılan zorla getirme talebine verilen cevaba göre, Aralık ayında yurda döneceği bildirilen tanığı dinlemek için yeniden talimat yazılması ve beyanı alındıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, davacının yargı organları karşısında davasını ispat hakkının elinden alınması sonucunu doğuracak şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.