Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4820 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18314 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Düzce İş MahkemesiTarihi : 25/12/2012Numarası : 2010/328-2012/755 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Davacı, 2005 yılında iş kazası geçirdiğini, %14 oranında malul olduğunu, halen tedavisinin devam ettiğini, tedavisi nedeniyle rapor almak zorunda kalınca işverenin kendisini işten çıkarmanın yollarını aradığını, iş kazası nedeniyle açılan ve kazanılan maddi manevi tazminat davası nedeniyle işverenin tutumunun değiştiğini, belindeki kırık nedeni ile sürekli oturamamasına rağmen, sürekli oturmayı gerektiren nakış bölümüne verildiğini, bu durumu defalarca işverene ilettiğini, görev değişikliği talebini iletmesine rağmen işverenin bu durumu dikkate almadığını, en son sürekli oturamadığından ve çalışmaya daha fazla dayanamayacağından tazminatlarının ödenerek işten çıkışını istediğini, davalının da "istifa ediyorsan et, etmiyorsan çalışacaksın" dediğini, çalışmaya da dayanamadığından istifa dilekçesi yazıp işe son verdiğini, bu istifanın işveren zoruyla yapıldığını, bu kabul edilmese bile sözleşmenin feshinde haklı nedeninin olduğunu belirterek kıdem tazminatı talebinde bulunmuştur. Davalı, davacının 03.03.2009 tarihinde istifa ile işten ayrıldığ??nı, iş kazasından sonra rapor getirmediği 309 günün izinli sayıldığını, 23.06.2006 tarihinde iş başı yaptığını, ve herhangi bir rapor getirmediğinden kendisini daha rahat edeceği ve oturarak çalışacağı, en rahat bölüm olan nakış bölümüne verdiğini, 23 gün çalıştığını ve tekrar rapor sunduğunu ve istifa ettiği 02.03.2009 tarihine kadar işe gelmediğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacı hakkında Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nce düzenlenen 15/08/2012 tarih 1512 sayılı Sağlık Kurulu Raporu içeriğinden 02/03/2009 tarihi öncesi fiilen yaptığı işin sağlığı bakımından sakınca teşkil ettiğinin bu haliyle davacının iş sözleşmesini İş Kanunu 24/1-a maddesine göre haklı nedenle fesih hakkının bulunduğu ve bu haliyle kıdem tazminatını hak ettiği anlaşılmakla bilirkişi raporunda kayıtlar içeriğine göre tespit edilmiş sürelere göre hesaplanan kıdem tazminatından talep miktarı kadarının kabulüne, davalı tarafın mahsup kalemi olarak ileri sürdüğü alacağın bu dosya ile bir ilgisinin bulunmadığı ve mahsubu mümkün bir borç ilişkisi bulunmadığı kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda davacı işyerinde 21.03.2005 tarihinde iş kazası geçirmiştir. Bu tarihten sonra davacının çalışması parça parça olarak devam etmiştir. Dosyada bulunan hastane evrakları ve raporlar davacının işe devam etmediği günlerin tamamını kapsayacak şekilde olmamasına rağmen davalı devamsızlık nedeni ile haklı fesih hakkını kullanmamıştır. Davalı davacıyı iş kazasından sonra daha rahat edebilmesi için herhangi bir sağlık raporu sunmamış olmasına karşın oturarak çalışacağı dantel bölümünde görevlendirmiştir. Bu görev yazısını davacı imzalayarak kabul etmiştir. Davacı 02.03.2009 tarihli dilekçesinde, “Çalışmakta olduğum fabrikadan emeklilik nedeniyle ayrılmak istiyorum, gereğini arz ederim” ifadesini kullanmıştır. Davacı vekilinin bu dilekçeden anlaşılması gerekenin iş göremezlik geliri alınması ve davalının iş sağlığı önlemlerinin almamış olduğunun anlaşılması gerektiğini belirtmiştir. Yapılan yargılama esnasında davacı hakkında Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastahanesi’nden 15.08.2012 tarih ve 1512 sayılı Kurul Raporu aldırılmıştır. Raporda, davacının 02.03.2009 tarihi öncesi fiilen yaptığı işte çalışmasının sakınca teşkil ettiği belirtilmiştir. İlgili rapora davalı taraf itiraz ederek söz konusu raporun görev tanımları incelenmeden verildiğini belirtilmiştir. Davacı geçirdiği rahatsızlık sonucu oturarak çalışamadığını bunu işverene bildirdiğini ancak gerekli tedbirin alınmadığını belirtmiştir. Öncelikle işveren zaten davacının daha rahat etmesi için ayakta çalışırken oturarak çalışacağı bir iş temin etmiş ve bu yazı da davacı tarafından imzalanmıştır. Yani davalının davacının talep etmesine rağmen davacıyı başka yerde çalıştırmak istememesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Kaldı ki davalı işveren davacının raporlu olmadığı ve buna rağmen çalışmadığı dönemlerde de davacının iş akdini feshetmemiştir.Mahkeme tarafından hükme esas alınan Sağlık Kurulu Raporunda ise sadece 02.03.2009 tarihinden öncesi fiilen yaptığı işte çalışmasının sakınca teşkil ettiği, hastanın bölümü dışında işyerinin diğer yerlerinde ve bölümlerinde çalışmasının sakınca teşkil etmediği belirtilmiştir. Davacı işverene vermiş olduğu dilekçesinde emeklilik nedeni ile işten ayrılmak istediğini belirtmesine rağmen davacının emeklilik şartları oluşmamıştır. Mahkemece davacının sağlık nedeni ile iş akdini haklı sebeple feshettiği kabul edilmişse de, davacı tarafından bu husus davada ileri sürülmemiştir. Davacının verdiği istifa dilekçesi geçerli olduğundan kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.