Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava ve temyize konu 102 ada 44 parsel sayılı taşınmaz tutanağında belirtilen maddi ve hukuki olgulara dayanılarak davalı hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı taraf tapu kaydına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne taşınmazın davacı taraf adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı hazine tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece dava ve temyize konu taşınmazın kanunları uyarınca kaçak ve yitik kişilerden hazineye kalan taşınmazlardan olmadığı, davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının taşınmazı kapsadığı gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Dava ve temyize konu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından, bir başka deyişle toprak komisyonunca 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca çalışmalar yapıldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Ne varki mahkemece bu olgu gözönüne alınarak taşınmaz için 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca hazine adına tapu kaydı oluşturulup oluşturulmadığı açık bir deyişle taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığı taşınmaz için tapu kaydı oluşturulmamış, belirtmelik tutanağı düzenlenmiş ise daha sonra oluşturulacak tapu kaydına temel oluşturacak belirtmelik tutanağı düzenlenip düzenlemediği de araştırılmadığı gibi, taşınmazın davalı hazine tarafından 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca dağıtıma tabi tutulup tutulmadığı, taşınmaz dağıtıma tabi tutulmuş ise dağıtımın dayanağı tahsis ve temlik cetveli düzenlenip düzenlenmediği belirlenmemiş, tahsis ve temlik cetveli düzenlenmiş ise yönetimsel işlem olarak tahsis ve temlik cetvelinin mülki amirlikçe onaylanıp onaylanmadığı da araştırılmamıştır. Öte yandan davacı tarafın tapu kaydına tutunduğu göz önüne alınarak tutunduğu tapu kaydının oluşma nedeni belirlenerek dayanılan tapu kaydı Tapu Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü yada Tapu Sicil Müdürlüğünden ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile varsa haritasıyla birlikte malik yada tüm maliklerini açıkta pay kalmayacak ve oluşma nedenini ve yüzölçümünü gösterecek şekilde getirtilip incelenmemiş davacı tarafın tapu kayıt maliki yada malikleri ile akdi yada ırsi ilişkisi gereği gibi ilgiliden sorulup saptanmamıştır. Kaldıki, zilyetlik yönünden yapılan araştırma ve soruşturma da yetersizdir. Gerçekten bu konuda dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları somut olaylara dayanmayan, soyut nitelikte, gerekçesiz sözlerden ibarettir. Böylesine yetersiz araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulamaz. O halde mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle az yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının oluşma nedeni oluştuğu tarih ve sayısı belirlenmeli, bundan sonra kaydın ilk oluşma nedenine göre anılan tapu kaydı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü yada Tapu Sicil Müdürlüğünden ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte az yukarda açıklanan biçim ve nitelikleri ile getirtilmeli, konusunda yasada yapılan değişiklikten önce 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca yapılan yönetimsel işlemlerin dayanağı belgelerin lağvedilen Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün bağlı olduğu Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının yerini alan kurum yada kuruluştan yasası uyarınca devredilmemiş olabileceği gözönüne alınarak öncelikle az yukarıda açıklandığı üzere yerini alan idari merciden anılan kayıt ve belgeler devredilmiş ise İl ve İlçe Özel İdare Müdürlüklerinden ve Tarım İl Müdürlüğünden ayrı, ayrı sorulup saptanmalı, varsa tutunulan tapu kaydı yada belirtmelik tutanağı ve eki belgeler ile tahsis ve temlik cetveli düzenlenmiş ise mülki amirlikçe onaylanıp onaylanmadığını gösterecek şekilde sözü edilen mercilerden getirtilmeli, somut olayda davacı tarafın miras bırakanı yada bayii adına gerçekten tapu kaydı oluşmuş ise davacı tarafın kayıt maliki yada malikleri ile akdi, irsi ilişkisi (bağlantısı) duraksamasız belirlenmeli, davacı taraftan bu konuda ayrıntılı bilgiler alınmalı, tapu kaydı bizzat davacı taraf yada hazine adına oluşmuş ise bu doğrultuda araştırma ve soruşturma yapılmasına gereksinim olmadığı düşünülmeli, bundan sonra dayanılan tapu kaydının dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmazla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğünden getirtilmeli, daha sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, dayanılan tapu kaydının dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı oldukları saptandığı takdirde usulün 45 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu olgunun dava ekonomisi ve kaydın kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, daha sonra yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi fen elamanı tesbit ve belirtmelik tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, tapu kaydının dayanağı harita varsa geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile tapu kaydının dayanağı haritanın ölçeği eşitlenerek haritalar çakıştırılmak suretiyle yerine uygulanmalı uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlarından da yararlanılmalı, tapu kaydının dayanağı haritası yoksa kayıtta tarif edilen sınır yerleri esas alınarak dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanıp kayda kapsam belirlenmeli, uygulamada kaydın revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, çekişmeli taşınmaz hazine adına tapuda kayıtlı ise ve haritası varsa hazine tapusu da az yukarıda açıklanan yöntemle yerine uygulanmalı, tapu kaydı oluşmamış ancak taşınmaz hakkında belirtmelik tutanağı düzenlenmiş ise belirtmelik tutanak ve eki belgeler varsa haritası yukarıda açıklanan yöntemle yerine uygulanmalı, belirtmelik tutanağında sözü edilen maddi olgular göz önüne alınmalı, özellikle taşınmaz hazine adına tapuda kayıtlı değilse hangi nedenle tapu kaydı oluşturulmadığı merciinden sorulup saptanmalı, tapu kaydı oluşmuş ise dava dışı gerçek yada tüzel kişilere dağıtılıp dağıtılmadığı duraksamasız belirlenmeli, taşınmaz dava dışı gerçek veya tüzel kişilere hazine adına oluşan tapu kaydından tahsis ve temlik yoluyla dağıtılmış ise ve davacı tarafın tutunduğu başka tapu kaydının taşınmazı kapsadığı saptandığı takdirde davacı tarafın dayandığı tapu kaydının oluşma nedeni gözönüne alınarak anılan tapu kaydına kapsamıyla değer verileceği özellikle göz önüne alınmalı, taşınmaz hazine adına tapuda kayıtlı değilse ve davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının taşınmazın tümünü yada bir bölümünü kapsamadığı saptandığı takdirde yanlar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümleneceği düşünülmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazın tutunulan tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, taraflar ayrı, ayrı tapu kayıtlarına dayanmış iseler davalı hazinenin tutunduğu tapu kaydı ile davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsadığı saptandığı takdirde hazinenin tutunduğu tapu kaydının idari yoldan 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca veya başka idari yollardan oluştuğu saptandığı ve davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının taşınmazın tümünü yada bir bölümünü kapsamadığı belirlendiği takdirde davacı tarafın taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetliğin hazine tapusunun oluştuğu dönemden önce iktisap sağlayan süreye ulaşıp ulaşmadığı göz önüne alınmalı, taraflar az yukarıda belirtilen biçimde oluşma nedenleri idari olmayan başka tapu kayıtlarına dayandıkları ve kayıtların örtüşmesi iç, içe girmesi halinde önceki günlü doğru temele dayanan ve hukuksal değerini yitirmeyen kayda değer verileceği göz önüne alınmalı deliller bu yolda değerlendirilirken 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmü aracılığıyla aynı yasanın 46. maddesi hükmü de gözönüne alınmalı, hazine adına taşınmaz hakkında tapu kaydı oluşmamış belirtmelik tutanağı düzenlenmiş ise belirtmelik tutanakta taşınmazın o günde saptanan türü de dikkate alınmalı, örneğin taşınmazın türü mera yada harman yeri olarak nitelendirilmiş ise taşınmazın kamu malı niteliğinde mera yada harman yeri gibi yerlerden olup olmadığı yöntemine uygun biçimde araştırılmalı, mera tahsisi yapılmış ise tahsis haritası ve eki belgeler az yukarıda açıklanan yöntemle yerine uygulanarak kapsamı belirlenmeli, davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsaması halinde anılan tapu kaydının tescil hükmüyle oluşmuş ise kaydın dayanağı ilamda hazinenin taraf olup olmadığı saptanmalı, hazinenin ilamda taraf olduğu saptandığı takdirde yanlar arasında koşulları usulün 237.maddesi hükmünde tanımlanan biçimde kesin hüküm bulunduğu gözönüne alınmalı, kesin hükmün ise kamu düzenine ilişkin istek olmasa da yargılamanın her aşamasında mahkememce resen gözetilmesi gerekli olumsuz dava koşulu olduğu düşünülerek aynı taşınmaz yada taşınmazlara ilişkin sonraki günlü uyuşmazlıkların önceki günlü kesin hükme göre başkaca bir delil aranmaksızın çözümlenmesinin zorunlu olduğu dikkate alınmalı, tescil ilamında hazinenin taraf olmadığı sonucuna varıldığı takdirde bu olgunun hazine aleyhine kesin hüküm oluşturmayacağı güçlü delil oluşturabileceği düşünülmeli, güçlü delilin aksinin de daha güçlü delillerle kanıtlanabileceği düşünülmeli zilyetliğe ilişkin deliller değerlendirilirken taraf tapu kayıtlarından birinin taşınmazın tümünü yada bir bölümünü kapsamadığı saptandığı takdirde taraflardan birinin tutunduğu tapu kaydının kapsamı dışında kalan bölümün diğer tarafın tutunduğu tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı özellikle dikkate alınmalı gerçekten tapuda kayıtlı taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımayacağı dikkate alınmalı, saptanan bu olgunun kamu malı niteliğinde mera yada genel harman yerleri, kaçak ve yitik kişilerden kanunları uyarınca hazineye kalan taşınmazlar içinde geçerli olduğu düşünülmeli, iddianın öne sürülüş biçimi gözönüne alınarak taşınmazın kanunları uyarınca kaçak ve yitik kişilerinden hazineye kalan taşınmazlardan olup olmadığı belirlenmeli, bu konuda da yerel bilirkişi, tanık, tesbit ve belirtmelik tutanak bilirkişilerden keşifte usulün 259. maddesi hükmü uyarınca ayrı, ayrı adı geçenler dinlenerek somut, maddi olaylara dayalı bilgiler alınmalı, beyanları arasında çelişki varsa duraksamasız giderilmeli, az yukarıda vurgulandığı gibi bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde de sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımadığı düşünülmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye yerel bilirkişi, tanık, belirtmelik ve tesbit tutanağı bilirkişilerinin sözlerini denetlemeye bu yolla yargı denetimine açık olacak şekilde ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13, 20, 18, 16/B, 46/1-son ve 14, 14/son maddeleri hükmü eşliğinde sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 06.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.