Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4658 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22241 - Esas Yıl 2013
Mahkemesi : Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 08/05/2013Numarası : 2011/700-2013/426 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, davacının davalı şirkette 07/04/2007-14/06/2011 tarihleri arasında güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, çalışma süresince günde 12 saat olmak üzere iki vardiya halinde çalıştırıldığını, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve resmi tatil ücret alacakları ile yıllık ücretli izin alacağının ödenmediğini iddia ederek fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunduklarını, ibraname nedeniyle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, işyerinde iki farklı vardiya çizelgesi düzenlendiği iddiasının asılsız olduğunu, Bölge Müdürlüğünün de işyerinde fazla çalışma yapılmadığını tespit ettiğini, davacının fazla çalışma, genel tatil çalışması ya da hafta tatili çalışması yaptığında bunun bordroya yansıtılarak ücretinin bankaya ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında davacının hizmet süresine ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK.nun 26. maddesinde açıkça belirtildiği üzere “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” Somut olayda, davacı dava dilekçesinde 07/04/2007-14/06/2011 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını ileri sürerek talepte bulunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davacının 07/04/2005-14/06/2011 tarihleri arasında 6 yıl 2 ay 7 gün çalıştığı kabul edilerek davaya konu alacaklar hesaplanmıştır. Mahkemece, davacının 07/04/2007-14/06/2011 tarihleri arasındaki hizmet süresi esas alınarak hak ve alacaklarının hesaplanması gerekirken talep aşılmak suretiyle hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur. 3-Davacı işçinin fazla çalışma ücret alacağının bulunup bulunmadığı konusunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Somut olayda, dosyada bulunan imzasız bordrolarda fazla mesai ücretlerine ilişkin tahakkuk yapıldığı görülmektedir. Davalı yan banka kayıtlarına delil olarak dayanmasına rağmen banka kayıtları getirtilmeden karar verilmiştir. Banka kayıtları istenip bordrolarla karşılaştırma yapılarak bordrolardaki fazla mesai tahakkuklarının davacının banka hesabına ödendiğinin anlaşılması halinde tahakkuk bulunan aylar hesaplama dışı tutularak fazla çalışma alacağı hesaplattırılıp çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.