Mahkemesi : Amasya İş MahkemesiTarihi : 26/04/2013Numarası : 2010/63-2013/141 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, davalı bünyesinde 1983-14.09.2007 tarihleri arasında çalışıp emekli olması nedeniyle iş akdinin sona erdiğini, bu halde 1983 yılında mülga 1475 sayılı İş Kanunun 31.maddesi gereği maaşından 10 yevmiye tutarında kesinti yapıldığını ve bu kesintinin yasal ve maddi dayanağı kalmadığını belirterek kesilen ücretinin kendisine iadesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile de talep sonucunu artırmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında, davalı kurumun davacının ücretinden hasar ve zarar bedeli adı altında kesmiş olduğu 10 günlük yevmiye ücretinin iadesinin hesaplama yönteminde uyuşmazlık vardır. Mülga 1475 sayılı İş Kanunun yürürlükte bulunduğu sırada kesintilerin ne miktarda olması gerektiği düzenlendiği gibi iadesinin de ne şekilde yapılacağı açıklanmıştır. Nitekim davacının işe girdiği tarihte yürürlükte bulunan 1475 sayılı İş Kanunun 31.maddesinde “..Hizmet akitleriyle işverenin tazminat karşılığı, işçi ücretlerinden geçici olarak alıkoyacağı miktar on haftada eşit taksitlerle kesilmek üzere işçinin on günlük ücreti tutarından fazla olamaz.....Tazminat kesintileri, mahsup yapılmasını gerektirecek bir zarar yapılmadan işten ayrılma hallerinde işçiye kesintisiz olarak geri verilir. …..Tazminat karşılığı kesilen paralar en çok üç ay içinde milli bir bankaya yatırılır. İşçi işinden ayrıldığında kesilen para faiz ve diğer gelirleri ile işçiye iade olunur...” düzenlemesi mevcuttur. Yine taraflar arasında davacıdan yaplan kesintinin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ayrıca davalı işveren kurum davacının zarar ve hasar verdiğini de ispat edememiştir. Böyle olunca davalının yukarıda ayrıntısı açıklanan mülga 1475 sayılı İş Kanunun 31.maddesi gereğince davacının ücretinden yapmış olduğu kesintiyi milli bir bankaya yatırması ve davacı emekliye ayrıldığında bu milli bankada nemalanan miktar ile birlikte davacıya iade etmesi gerekir. Kaldı ki davalının davacının ücretinden kesilen miktarın milli bankaya yatırılmasına dair hüküm uyarınca üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemesinin zararı da davacıya yükletilemez. O halde yapılması gereken; dosya uzman bir hesap bilirkişine tevdi edilmeli ve bilirkişiden davacıdan kesilen 8940 TL(eski TL) miktara kesintinin yapıldığı 1983 tarihinden başlamak üzere davacının emeklilik tarihi olan 14.09.2007 tarihine kadar milli bankaların her bir yıl için dönemsel olarak fiilen uyguladığı faiz oranı eklenmek suretiyle davacının emeklilik tarihinde kazandığı ana para miktarı bulunmalı, bulunacak bu toplam miktara ise dava ve ıslah tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek sureti ile miktarın belirlenmesini istemektir. Mahkemece bu yön gözetilerek sonuca gidilmesi gerekirken davacının o günkü şartlarda kesilen 10 yevmiye tutarındaki ücretinin asgari ücrete oranlaması yapılmak suretiyle bulunan miktar ile dava dilekçesinin tebliğ tarihi ile bilirkişi raporu hesap tarihindeki faiz tutarının toplanması suretiyle çıkan miktarın davacıya iadesini öngören ve esasen mülga 1475 sayılı Yasa’nın 31/son maddesi düzenlemesine aykırı olan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.