Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4525 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 2618 - Esas Yıl 2008





Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: Davacı Hazine'nin temyizi, hükme esas alınan uzman bilirkişi tarafından düzenlenen haritada davalı taraf adına tescile karar verilen (a ve b) harfleriyle işaretli kesimlerle ilgili hükümlere yöneliktir. İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgeler eşliğinde saptanan dava niteliği dikkate alındığında, mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Kadastro tespitine dayanak yapılan davalı tarafın dayandığı tapu kaydının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmediğinden, soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu gibi, uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki harita da tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun biçimde gösterilmediğinden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan vermediğinden yetersiz olduğu gibi, mahkemece yapılan zilyetlik araştırması da yetersizdir. Gerçekten bu konuda dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri soyut nitelikte gerekçesiz somut olaylara dayanmayan sözlerden ibarettir. O halde, saptanan dava niteliği dikkate alındığında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, öncelikle davalı tarafın tutunduğu, tespite dayanak yapılan tapu kaydı, ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte oluşma nedenlerini, yüzölçümünü, açıkta pay kalmayacak şekilde malik ya da maliklerini gösterecek biçimde, varsa haritasıyla birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğü'nden getirtilmeli, bundan sonra tapu kaydına dayanan davalı tarafın kayıt maliki ya da malikleri ile akdi, irsi ilişkisi sorulup saptanmalı, bu nedenle kayıt maliki ya da maliklerinin tüm mirasçılarını gösterecek şekilde onaylı nüfus aile kayıt örnekleri ilgili Nüfus Müdürlüğü'nden getirtilmeli ya da bu konuda istihsal edilmiş veraset belgesi varsa davalı tarafa ibraz ettirilmeli, bu yolla irsi ilişki sağlıklı biçimde duraksamasız belirlenmeli, tespitte saptanan olgulara göre davalı taraf satın almaya, akdi ilişkiye dayandığına göre ilgiliden bu konudaki delilleri sorulup saptanmalı, göstereceği deliller toplanmalı, özellikle davalı tarafın tapu kaydına dayandığı dikkate alınarak bu konuya ilişkin yazılı kayıt ve belgeleri varsa davalı tarafa ibraz ettirilmeli, tapu kaydına dayanan tarafın tapu kayıt maliki ya da malikleri ile akdi ilişkisi saptandığı takdirde dayanılan tapu kaydının dava dışı başka taşınmaz ya da taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü'nden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu 230 parsel sayılı taşınmazla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara da dıştan komşu taşınmazları birarada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğü'nden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar, davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, dayanılan tapu kaydının dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı oldukları saptandığı takdirde Usulün 45 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu olgunun dava ekonomisi ve tapu kaydının kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, dava dosyasına yansıyan bilgi ve belgelere, özellikle tutunulan tapu kaydının tedavül kayıtlarına göre taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari mercilerce toprak tevzii komisyonunca çalışmalar yapıldığı gözönüne alınarak tespite esas alınan tapu kaydının dayanağı haritasının bulunabileceği dikkate alınarak az yukarıda vurgulandığı gibi davalı tarafın tutunduğu tapu kaydının dayanağı harita Tapu Sicil Müdürlüğü'nden getirtilmeli, olumsuz yanıt geldiği takdirde 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca yapılan çalışmalarda düzenlenen kayıt ve belgelerin Özel İdare Müdürlüğü'ne devredileceği yasa gereği olduğundan, bir kez de 66 parsel sayısı altında işlem gören toprak tevzii komisyonunun düzenlediği ölçekli ve geniş kapsamlı haritanın taşınmaza sınırında komşu toprak tevzii parsellerini de gösterecek şekilde getirtilmeli, bu konu Tapu Sicil Müdürlüğüme ve Özel İdare Müdürlüğüme yazılacak müzekkereye taşınmazın bulunduğu köy, tespit maliki davalıların kimlikleri, toprak tevziinin 66 sayılı kadastroca 230 parsel sayısı altında işlem gördüğü, varsa belirtmelik tutanak tevzii ve temlik cetvelinin de Mülki Amirlik'çe onaylanıp onaylanmadığını gösterecek şekilde anılan belgeler mercilerinden istenilmen, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tespit tutanağı bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde çekişmeli taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, davalı tarafın tutunduğu tapu kaydının dayanağı haritası bulunduğu takdirde anılan haritanın ölçeği ile geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği eşitlenerek, haritalar çakıştırılarak yerine uygulanmalı, bu işlem yapılırken haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ve yapay varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlarından da yararlanılmalı, uygulamada tapu kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, anılan tapu kaydının haritası yoksa tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınarak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmen, bu yolla dava konusu 230 parsel sayılı taşınmazın dayanılan tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, dava konusu taşınmazın tümü ya da bir bölümü dayanılan tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde tapu kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki duraksamasız giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, deliller değerlendirilirken davacı Hazine'nin hükmü temyiz ettiği, taşınmazın Hazine adına tescile karar verilen haritada (C) harfiyle işaretli 173.493 m2 yüzölçümündeki bölümüyle ilgili hükmün kesinleştiği gözönüne alınmalı, toprak tevzii komisyonunca davalı tarafın tutunduğu tapu kaydı karşılığında, davalıların satıcısı (bayii) adına dava dışı başka taşınmaz toprak tevzice ya da kadastroca tespit edilip edilmediği Tapu Sicil ve Özel İdare Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bu konuda getirtilecek Mülki Amirlik'çe onaylı temlik cetveli incelenip irdelenmeli, taşınmazın tümü ya da bir bölümünün tapu kaydının kapsamı dışında kalması halinde davanın dayanağı 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/son maddesi hükmü uyarınca davalı taraf ile bayileri adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Sicil, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, varsa etkili bir denetim ve kontrol için tespit tutanakları, davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, salt bu yönden davaların birleştirilmesi düşünülmeli, paylı tespit edilen taşınmazlar varsa taşınmazın yüzölçümü "payda" kabul edilerek o taşınmazda payı karşılığı ilgiliye kaç m2 kayıtsız ve belgesizden zilyetlik yoluyla taşınmaz isabet edeceği duraksamasız belirlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13, 20,14,14/son ve 18. maddesi hükümleri eşliğinde kesinleşen yönler de gözönüne alınarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı Hazine'nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 27.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.