Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açık-lamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: Dava, mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece dava tanıma veya tenfiz davası olarak nitelendirilerek görevsizlik kararı verilmiş ise de, yapılan nitelendirme ve varılan sonuç davacı tarafın istemine ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. HUMK'nın 76. maddesi hükmüne göre bir davada maddi olayları açık-lamak taraflara, bunların hukuki nitelendirmesini yapmak ve uygulanacak kanun hükümlerini bulmak hakime aittir. Miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte bulunan mülga 2675 sayılı Kanun'un 22/1, dava tarihinde ve halen yürürlükte bulunan 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 20. maddesi hükümlerinde mirasın ölenin milli hukukuna tabi olduğu, miras bırakana ait [Türkiye'de bulunan taşınmaz mallar hakkında Türk Hukukunun uygulanacağı, Lirasın açılması sebeplerine, iktisabına ve taksimine ilişkin hükümlerin terekenin bulunduğu ülke hukukuna tabi olduğu açıklanmıştır. Bunun yanında p644 sayılı Tapu Kanunu'nun, 03.07.2003 tarihli 4916 sayılı Kanunla değişik B5. maddesi hükmünde de, karşılıklı olmak ve kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla, yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde bu ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde taşınmaz edinebilecekleri, karşılıklılık ilkesinin uygulanmasında yabancı devletin taşınmaz ediniminde kendi vatandaşlarına weya yabancı ülkede bu ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerine tanıdığı hakların, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına veya ticaret şirketlerine de tanınmasının esas olduğu açıklanmıştır. Somut olaya gelince, dosya içeriğinde toplanan delillerden miras bı-rakan Sheikh Zayed Ben Soltan Al Nahyan'ın Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşı olduğu, 05.01.2005 tarihinde öldüğü, Türkiye'de Kocaeli G... ilçesi D... köyünde çok sayıda taşınmazı bulunduğu, Birleşik Arap Emirlikleri Abu Dabi mahkemesince mirasçıları ve miras paylarını gösterir mirasçılık belgesinin verildiği, ayrıca mirasçı olan diğer 29 kişinin davacı lehine Türkiye'de bulunan taşınmazlardaki miras haklarından feragat ettiklerinin yabancı mahkeme kararı ile tespit edildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili gerek dava dilekçesinde ve gerekse duruşma tutanağına alınan beyanında, yabancı mahkemeden alınan mirasçılık belgesi ve tespit kararı ile miras bırakan adına kayıtlı Türkiye'de bulunan taşınmazların intikalinin yaptırılmadığını açıklayarak intikal yaptırabilmek için Türkiye'de bulunan taşınmazlar yönünden mirasçılık belgesi verilmesini istemiş, yabancı mahkeme ilamlarının tanınması veya tenfizinden söz etmemiştir. Bu olgu gözetildiğinde hasımsız olarak ve Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan işbu davanın yabancı uyruklu miras bırakanın Türkiye'de bulunan taşınmazlarının tapuda mirasçılar adına intikalinin yaptırılabilmesi için açılmış mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin olduğu, Asliye Hukuk Mahkemelerinde hasımlı olarak açılması gereken tanıma veya tenfiz davası olarak nitelendirilemeyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, mahkemece davacı taraftan varsa başkaca delillerinin de sorulup saptanması, gösterilecek delillerin toplanması, az yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler de dikkate alınarak toplanan ve toplanacak delillere göre davanın esası yönünden bir hüküm verilmesi gerekirken, davanın ni-telendirilmesinde yanılgıya düşülerek görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz, davacı tarafın temyiz İtirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin ödenen temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 16.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.