Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4286 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25139 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Adana 3. İş MahkemesiTarihi : 13/09/2013Numarası : 2012/163-2013/507 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, iş akdinin davalı işverence haksız nedenle feshedildiği iddiasına dayalı kıdem ve ihbar tazminatı alacağı ile ödenmeyen işçilik alacaklarının davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında davacının ücreti uyuşmazlık konusudur. 4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir. İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. 4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Somut olayda davacı hazır beton santralinde meydancı olarak çalışmakta olup beton santrali yıkama yağlama, temizliğini yapmaktadır. Davacı dava dilekçesinde enson ücretinin aylık net 880,00 TL olduğunu, davalı ise asgari ücretle çalıştığını bildirmiş, davacı tanıklarından E.. T.. davacının aylık net 880,00 TL ücret aldığını, 200,00 ticket verildiğini, servisle gidip geldiğini, A.. Y.. ise davacının aylık net 880,00 TL ile çalıştığını beyan etmişler davacının imzası bulunan ücret bordroları asgari ücretten tanzim edilmiş mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bilirkişi bu dosyaya emsal olarak sunulan raporda, bilirkişilik yaptığı dosyalardaki tespitlerinde, Yol İş Sendikasının yazısından davacının asgari ücretle çalışmayacağı 880,00 TL net ücret alacağı gerekçesiyle alacakları bu ücret üzerinden hesaplanmıştır. Dosyaya emsal olarak ibraz edilen bilirkişi raporunda aynı işyerinde mikser şoförü olarak çalışan bir işçinin 11.4.2010 tarihinde aylık net 1.400,00 TL üzerinden ücret aldığı kabul edilerek hesaplama yapıldığı görülmüş Yol iş Sendikasınca başka bir dosya için bildirilen emsal ücrete ilişkin 10.5.2011 tarihli yazıda "sendika faaliyet alanı dahilindeki işyerinde üç yıllık hazır beton işçisinin aylık ücretinin 2.050.00 TL olabileceği" bildirilmekle beraber bu ücretin brüt mü net mi olduğu belirtilmediği gibi sendikalı işçilere ilişkin emsal ücret olduğu anlaşılmakta olup bu dosya için belirleyici olamaz. Yapılacak iş, davacının yaptığı iş, çalıştığı işyeri, mesleki kıdemi belirtilerek ilgili meslek odasından emsal işçinin alabileceği ücreti sorup dosyadaki tüm delillerle birlikte değerlendirilip davacının ücretini belirlemek ve tüm işçilik alacaklarını bu ücrete göre hesaplattırılarak çıkacak sonuca göre bir karar vermektir. SONUÇ; Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.