Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4242 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8257 - Esas Yıl 2012





Mahkemesi : Gazipaşa Asliye Hukuk MahkemesiTarihi : 13/12/2011Numarası : 2007/514-2011/622Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı-karşı davalı Z.. G.. tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu.Gereği görüşüldü:Asıl dava taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti, karşı dava ise ecrimisil alacağının tahsili ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.Mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; oluşturulan hüküm yasal düzenlemelere ve usul hükümlerine uygun düşmemiştir. Duraksamadan belirtmek gerekir ki; HUMK’un 382.(yeni HMK 294.) maddesi hükmüne göre mahkemece verilecek kararların açık olarak ve yüze karşı okunmak suretiyle tefhim edilmesi gerekir. Kural olarak tefhim gününde hükmün gerekçesi ile birlikte açıklanması gerekmekte ise de, gerekçeli kararın hemen yazılması her zaman mümkün olamayacağından mahkemenin önce vereceği kısa kararı yargılama oturumunda tefhim etmesi daha sonra gerekçeli kararı yazarak bu yasal zorunluluğun tamamlanması mümkün bulunmaktadır. Ne var ki, asıl olan kısa karardır. Sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olarak yazılması gerekir. 10.4.1992 gün ve 7/4 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da bu hususa değinilmiş, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının başlı başına bozma nedeni olacağı, yerel mahkemenin çelişkiyi gidermek kaydı ile bozma kararından sonra önceki kararı ile bağlı olmaksızın vicdani kanaatine göre yeni bir hüküm oluşturması gerektiği kabul edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; kısa kararda asıl davanın reddine, karşılık davanın kısmen kabulü ile 6.000 TL ecrimisil bedelinin davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verildiği, gerekçeli kararda ise; anılan hükümlerle birlikte karşı dava yönünden kısa kararda hüküm altına alınmayan taşınmazın bağımsız bölümüne davalının elatmasının önlenmesine de karar verildiği anlaşılmaktadır.Az yukarda açıklanan hukuksal olgular gözönüne alındığında verilen hüküm usül hükümlerine ve anılan Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı’na açıkça aykırı olduğundan, davacı-karşı davalı Z.. G..'in yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre de sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davacı-karşı davalı Z.. G..'e iadesine, 20.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.