Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4224 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6133 - Esas Yıl 2009





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 583 ada 271 parsel sayılı 5222 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalı hazine adına, aynı ada 15 parsel sayılı 9593,87 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalı Selahattin adına, aynı ada 97 parsel sayılı 8028,93 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalı Erdoğan adına, aynı ada 96 parsel sayılı 20.685,87 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davacılar Ali, Selim, Ahmet ve Ramazan adlarına tespit edilmiştir. Davacı Ali, Salim, Ahmet ve Ramazan satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 15, 97 ve 271 parsel sayılı taşınmazların bir bölümüne yönelik dava açmışlar, 96 parsel sayılı taşınmazla birleştirilerek tescil ve 96 parsel sayılı taşınmazın tespit maliki Selimin adının da Salim olarak düzeltilmesini istemişlerdir. Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu 97 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 4467,26 m2, 15 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen 15.794,21 m2'lik bölümünün ve 271 parsel sayılı taşınmazın tamamının dava konusu 96 parsel sayılı taşınmaza eklenerek 96 parsel sayılı taşınmazın 46.169,34 m2 yüzölçümü ile davacılar Salim, Ahmet, Ali, Ramazan adlarına 15 parsel sayılı taşınmazın geriye kalan 53.799,66 m2 bölümünün davalı Selahattinadına, ve 97 parsel sayılı taşınmazın geriye kalan 3561,67 m2 bölümünün davalı Erdoğan adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı hazine tarafından temyiz edilmiştir. İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, hüküm yerinde gösterilen gerekçelere göre davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenmiş bulunmasına göre davacı hazinenin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki; kadastro hakimi doğru sicil oluşturmak zorundadır. 96 parsel sayılı taşınmaz davacılar adına tespit edilmiş olup mülkiyetinin dava konusu olmadığı kuşkusuzdur. 271 parsel sayılı taşınmazın tamamı, 15 parsel sayılı taşınmazın (B) harfiyle gösterilen bölümü ile 97 parsel sayılı taşınmazın (A) harfiyle gösterilen bölümünün ayrı bir parsel numarası ile tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken mülkiyeti dava konusu olmayan 96 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen geometrik durumunu bozacak şekilde 96 parsel sayılı taşınmaza eklenerek hüküm kurulması isabetsizdir. Öte yandan; dava ve temyiz konusu taşınmazların kadastro tespiti 26.07.1972 tarihinden sonra yapılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmüne göre bir kimse aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden zilyetlikle sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüm yüzölçümünde taşınmaz malı iktisap edebilir. Her ne kadar, mahkemece davanın dayanağını oluşturan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmü uyarınca araştırma ve soruşturma yapılmış ise de, bu doğrultuda yapılan araştırma ve soruşturma da yöntemine uygun olmadığı gibi ayrıca yetersizdir. O halde bu konuda sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için adına tescile karar verilen zilyet davacı Ali ve arkadaşlarının miras bırakanı Kemal'in onaylı nüfus kayıt örnekleri getirtilerek kimlikleri bu yolla sağlıklı biçimde belirlenmeli bundan sonra aynı çalışma alanı içerisinde bayileri adına kayıtsız ve belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Kadastro Müdürlüğü, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, tespit edilen taşınmazlar varsa sözü edilen taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar, davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, paylı tespit edilen taşınmazlar varsa taşınmazın yüzölçümü payda kabul edilerek ilgiliye O taşınmazda payı karşılığında kaç m2 taşınmaz mal isabet edeceği duraksamasızbelirlenmeli, davalı olan ve hükme bağlanmayan dava dışı taşınmazlar varsa etkili bir denetim ve kontrol için usulün 45 ve onu izleyen maddeleri hükmü ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmündeki kısıtlamalar dikkate alınarak birleştirilip birleştirilmeyeceğ i düşünülmeli, hükme bağlanıp kesinleşen davalar var ise sonuçları göz önüne alınmalı, bu yolla sağlıklı biçimde bir kontrol ve denetim yapılmalı, bundan sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi 271 parsel sayılı taşınmazın tamamı, 15 parsel sayılı taşınmazın (B) harfiyle gösterilen bölümü ile 97 parsel sayılı taşınmazın (A) harfiyle gösterilen bölümünün ayrı bir parsel numarası ile tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken mülkiyeti dava konusu olmayan 96 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen geometrik durumunu bozacak şekilde 96 parsel sayılı taşınmaza eklenerek hüküm kurulması dahi isabetsiz olduğundan davalı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 01.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.