Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan M... (K...dan) K... H... S... tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların davacılar tarafından meydana getirildiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosyada toplanan delillere ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği kuşkusuzdur. Somut olaya gelince; dava konusu muhdesatların kadastro tespitinden önce meydana getirildikleri ve muhdesatların üzerinde bulunduğu 89 ada 15 parsel sayılı taşınmazın tespitinin kesinleştiği gün ile davanın açıldığı gün arasında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünde sözü edilen kamu düzenine ilişkin, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yasal düzenlemeler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı M... (K...dan) K... H... S...'ıntemyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre de sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 22.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.