Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3915 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 3814 - Esas Yıl 2005
Taraflar arasında kadastro tesbjtinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı Murat tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:Kadastro sırasında 104 ada 9 parsel sayılı 211.22 m2 yüzölçümündeki taşınmaz satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak da-. vali Nurcan adına tesbit edilmiştir. Davacı Murat tapu kaydına, tapu dışı satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu taşınmazın miras bırakan Hasan mirasçıları adına payları oranında tescili istemiyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 29. maddesi hükmü uyarınca dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tesbit gibi davalı Nurcan adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Murat tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte getirtilebiimesi için, davacı tarafın gerekli giderleri mahkeme veznesine depo etmediği bu nedenle davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının taşınmaza uygulanmadığı, dava konusu taşınmaz üzerinde, tesbit gününde adına tescile karar verilen zilyet davalı taraf yararına, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur.Davacı taraf miras bırakanı Hasan'ın 2/4 oranında paydaşı olduğu, 28.1.1956 tarih 16 sayılı tapu kaydına dayanmıştır. İddianın öne sürülüş biçimi, davalı tarafın savunması dikkate alındığında, davacı tarafın tutunduğu tapu kaydında paydaş gözüken Hasan ile akdi irsi ilişkisi belirlendiğine göre, tapu kaydının ilk oluştuğu günden itibaren, tüm tedavülleriyle birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden getirtilerek yerine uygulanması zorunludur. Mahkemece tapu kaydının oluştuğu gün dikkate alınarak eski Türkçe kayıt olduğu saptanan tapu kaydının ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden getirilebilmesi için kayda dayanan davacı tarafa gerekli giderleri yatırması için usulün 163 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca makul bir önel verilmesi, verilen makul önel içerisinde gerekli giderleri davacı taraf yatırmadığı takdirde yeniden ve kendiliğinden kesin önel olacak şekilde makul bir önel daha verilmeli, davacı gerekli giderleri yatırmadığı takdirde sonuçlarının hazır ise kendisine hatırlatılması, aksi halde bu konuda oluşturulan gerekçeli ve kapsamlı ara kararının davacıya 7201 sayılı Yasa ve Nizamnamesi uyarınca yöntemine uygun biçimde meşruhatlı davetiye ile tebliği gerekirken bu olguların mahkemece gözardı edilmiş olması isabetsizdir. Hal böyle olunca yerel mahkemenin gerekçesinde bir isabet bulunmadığı kuşkusuzdur. Nevarki, dosyaya getirtilen 28.1.1956 tarih 16 sayılı sicilde 2/4 payı bulunan paydaş Hasan'ın 1970 tarihinde vefat ettiği, Hasan payının 20 yılı aşkın süre ile intikal görmediği, kadastro tesbitinin 2003 yılında yapıldığı ve taşınmaz üzerinde davalıların zilyet olduğu, davacı tarafın zilyet bulunmadığı, tarafların birbiri karşısında 3 kişi durumunda oldukları dikkate alındığında, davacının tutunduğu pay tapu kaydının hukuksal değerini yitirdiğinin kabulü gerekir. Daha açık bir anlatımla, somut olayda davalılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-c maddesi hükmünde öngörülen koşulların gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davacı Murat'ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile gerekçesinde isabet olmayan sonucu itibariyle doğru olan hükmün (ONANMASINA), harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 12.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.