Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve davacı ............, ..., ... tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu 101 ada 7, 57 ve 58 parsel sayılı sırasıyla 48321.36 m2, 18514.02 m2 ve 9853.35 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ayrı ayrı davalılar ..., ... ve ... adlarına tespit edilmiştir. Davacılar ............, ... ve ... mahkeme ilamlarına, tapu kaydına miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece davanın reddine, 101 ada 58 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline, 101 ada 7 ve 57 parsel sayılı taşınmazların hali arazi niteliğiyle dava dışı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar ............, ... ve ... ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Tapu kaydının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri soyut ve gerekçesiz uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki harita keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermediğinden yetersizdir. Davacıların dayandığı Mayıs 297 tarih 16 sayılı tapu kaydı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden tedavülleri ile getirtilmediği gibi yine bu kaydın gitti kayıtları olduğu belirtilen Nisan 1949 tarih 13, 14, 15 sayılı tapu kayıtlarının kapsamı da yöntemine uygun şekilde belirlenmemiş, .............. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1978/301-1979/48 E.K sayılı kesinleşen ilamında davacı tarafın tutunduğu tapu kaydına kapsam tayin edilen uzman bilirkişi ................. tarafından düzenlenen 25.4.1979 tarihli krokinin kapsamının tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespit edilmediği, ilamın taraflar arasında kesin hüküm olmasa bile güçlü delil niteliğinde olduğu güçlü delilin aksinin daha güçlü bir delille ispatlanmasının zorunlu olduğu gözönünde tutulmamıştır. Öte yandan dava konusu taşınmazların malik hanelerinin açık olarak tespit edilmediği, aktarılan dava bulunmadığı, re'sen malik belirlenmesini gerektiren uyuşmazlık olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tarafların iddiaları ve savunmaları doğrultusunda toplanıp değerlendirilecek delillerle ve davanın tarafları ile ilgili olarak çözümlenmesi gerektiği gözardı edilerek dava dışı ... lehine hüküm tesis edilmiştir. O halde; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı tarafın tutunduğu tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, kayda dayanan tarafın kayıt maliki ya da malikleri ile akdi, irsi ilişkisi saptandığı takdirde dayanılan kaydın dava dışı başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmaz ile revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlara komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita ile komşu taşınmazların tespit tutanakları varsa dayanakları kayıtlar Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, taraf tanıkları ile taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, dayanılan tapu kayıtları ve 25.4.1979 tarihli kroki ile dosyadaki kamulaştırma krokisi yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınırlar yönünden tanık bilgisine başvurulmalı, uzman bilirkişiden keşfi denetlemeye imkan verecek şekilde rapor alınmalı, dava konusu taşınmazların güçlü delil niteliğinde olan ilam kapsamında kalıp kalmadığı tereddütsüz belirlenmeli, taşınmazların kayıt kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde zilyetlik araştırması yapılmalı, tespit gününde zilyetleri yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmünde öngörülen kısıtlamalar da dikkate alınarak taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sadece davanın tarafları arasında sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacılar ............, ... ve ... ile davalı ...'un temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde hükmü temyiz eden davalı ve davacı tarafa ayrı ayrı iadesine, 24.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.