Mahkemesi : Türkoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi(İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 14/08/2014Numarası : 2013/264-2014/461Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı işçi işverence yapılan feshin haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığını ve gerçekte feshin sendikal nedenle yapıldığını belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacı ve arkadaşlarının şirket müdürünün yanına gelerek "ben sendikaya üye oldum, sendika bana 1250,00-1500,00 TL arasında maaş almam gerektiğini söyledi, artık bana bu maaşı verin. Yoksa ben bu işten ayrılıp aleyhinize dava açıp sendikal faaliyette bulunduğum için beni işten çıkardılar, diyeceğim ve tazminat alacağım" şeklinde tehditvari konuştuklarını, davacının bu talebi işyeri müdürü tarafından kabul edilmeyince, davacı ve yanındakilerce toplu şekilde ağıza alınmayacak söz ve hakaret dolu sözler ile müdürlerini tehdit ederek olayı çok başka boyutlara getirmek suretiyle ahlak ve iyiniyet kurallarını ihlal ettiklerini, 02.10.2012 tarihli tutanaktan anlaşılacağı üzere 25/II-d maddesine göre haklı nedenle iş akdinin feshedildiğini, davacının kötüniyetli olarak bu davayı açtığı ve sendikal neden iddiasına dayandığını ancak işverence sendikalı olduğu halde çalışmaya devam eden işçilerin bulunduğunun bilindiği ve bu işçilerle arasında hiçbir sorun bulunmadığını savunarak haksız açılan davanın reddini istemiştir.Mahkemece, İş Kanunun 19. maddesinin amir hükmü gereği fesih bildiriminin yazılı yapılması ve “hakkındaki iddialara karşı işçinin savunmasının yazılı olarak alınmasının” yasal bir zorunluluk olduğu, ayrıca işveren tarafından tek taraflı olarak tutulduğu anlaşılan tutanakta imzası mevcut davalı tanıklarının beyanlarında hem olayın bütünlüğüne hem de hayatın olağan akışına karşı çelişkiler görüldüğü, tutanaktaki beyanlara göre olay sırasında hazır olunduğunun ima edildiği; halbuki duruşma sırasında ise tanıklarca hem kendilerinin hem şirket müdürünün kapılarının kapalı olduğunun bu nedenle seslerin iyi duyulmadığının mahkemece yöneltilen sorular üzerine anlaşıldığı, işverence tek taraflı olarak tutanak tutulması ve içeriğinin istenildiği gibi belirlenmesinin her vakit mümkün olduğu, bu sosyal gerçek durumla beraber işçiyi koruma ilkesi gereğince ve ayrıca art niyete imkan tanıyıcı kararların da verilmemesi Yargıtay kararlarında belirtildiğinden davanın kabulüne karar verilmiştir.6100 sayılı HMK'nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Doğru hüküm kuramama, bazen ise zayıf olan tarafın bir usûlî hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır. Usulün hakkın özünün önüne geçemeyeceği gözetilerek tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hâkim devreye girecek ve söz konusu usûlî olanağı tarafa hatırlatacaktır. Somut olayda, davalı, davacı ve arkadaşlarının işyeri müdürü ile konuşma içeriklerine dair tutanak tutup, bunu delil olarak dosyaya sunmuştur. Bu tutanak içeriğini doğruluğunu araştırmak hakimin görevidir. Bu nedenle isimleri geçen tutanakta imzası bulunan kişileri dinlemek ve durumu açıklığa kavuşturmakla yükümlüdür. İşyeri müdürü hariç tutanak tanıkları davalı işverence mahkemeye tanık olarak bildirilmiştir. Tüm tutanak tanıkları dinlenilmeli ve çelişkiler giderilmelidir. Eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.Kabule göre de, 4857 sayılı İş Kanununun 21.maddesi uyarınca, mahkemece feshin geçersizliğine karar verildiğinde, kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakların ödenmesinin ve işe başlatmama tazminatının da hüküm altına alınması gerekir. Boşta geçen süre için ücret ve diğer hakların ödenmesi ile işe başlatmama tazminatı feshin geçersizliğine bağlı ikincil bir sonuçtur. Talep olmasa da mahkemece dikkate alınması gerekir. Ayrıca feshin geçersizliği istemi tespit niteliğinde olduğundan, boşta geçen süre için ücret ve diğer haklar ile işe başlatmama tazminatının miktar belirtilmeksizin, hüküm altına alınması ve ödenmesi gerektiğinin tespiti ile yetinilmesi gerekirken mahkemece boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatının miktarlarının belirlenerek tahsil kararı verilmiş olması da doğru olmamıştır. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 05.03.2015 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Malların teslimi usulen kanıtlanmadan faturaların davacının kendi defterlerinde kayıtlı olması tek başına malın teslim edildiğinin kanıtı olarak kabul edilemez.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vek
Bilinen adres ticaret sicil adresi ise bu adrese normal tebligat çıkartılmadan 35.maddeye göre tebligat çıkartılamaz
Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 8.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.07.2011 gün ve 2010/244 E-2011/262 K. Sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 26.11.2012
Avukatın hakime 'dosyayı incelemeden çıkarsanız böyle olur, burda babanızın uşağı yok' demesi ağır eleştiridir
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan i
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?