Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 363 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6948 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava, davacının paydaşı bulunmadığı tapuda kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti ile tapuya şerh verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. İncelenen dava dosyası kapsamı duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre davacının taşınmazda tapu kaydına dayalı bir hakkının bulunmadığı anlaşılmakla davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı belirlenmiştir. Kural olarak tapu kaydına dayalı bir hakkın bulunmaması halinde eda davası açılması gerekirken muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılması hukuken mümkün değildir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 718. maddesi hükmünde, arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği açıklandığından, taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından sözedilemez. Bu olgu göz??nüne alındığında kural olarak ve aksine bir hüküm bulunmadıkça taşınmaz üzerindeki muhdesatların mülkiyetinin tespiti dava edilemeyeceği gibi, mahkemelerce muhdesatların taşınmazın arzına malik olanlar dışında başka bir kişiye ait olması sonucunu doğuracak şekilde hüküm verilemez. 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesinin birinci fıkrasında ise tapuda kayıtlı taşınmaz malın zilyet lehine tespitinde, mevcut ve her türlü takyid ile sınırlı ayni hakların saklı tutulacağı, eski tapu kayıtlarındaki bu tür hak ve mükellefiyetlerin, kadastro tutanağında belirtilerek yeni kütüklere aynen geçirileceği, ikinci fıkrasında da taşınmaz üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceği belirtilmiştir. Bu madde gereğince taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın kadastro tutanağının ve taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilebilmesi için muhtesatın kadastro tespit gününden önce meydana getirilmiş olması zorunludur. Kadastro Kanununun anılan bu ayrık hükmü dışında Kanunlarımızda ve Tapu Sicil Tüzüğünde taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatların tapu kütüğüne tescil veya şerh edilebileceğine veya kütüğün beyanlar hanesinde gösterilebileceğine ilişkin başkaca bir hüküm de bulunmamaktadır. Öte yandan öğretide taşınmaz hakkında kamulaştırma kararının bulunması halinde de muhdesatın aidiyetinin tespiti istemiyle dava açılmasında hukuki yararın bulunduğu kabul edilmiştir. Hal böyle olunca; mahkemece bu hukuksal olgular dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı ...'un temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, 23.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.