Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 359 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17192 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Adana 1. İş MahkemesiTarihi : 30/04/2013Numarası : 2011/860-2013/223 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekilince istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı işyerinde 08.04.2007-13.05.2011 tarihleri arasında çalıştığını, fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle haklı nedene hizmet ilişkisini sonlandırdığını, hafta tatili ve genel tatil günlerinde çalıştırıldığını, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını iddia ederek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve UBGT ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının 01/12/2008 tarihinde işe başladığını, devamsızlık yapması nedeniyle iş akdinin sonlandırıldığını, alacaklarının ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacağı taleplerinin reddine, diğer alacakların ise alınan bilirkişi raporu doğrultusunda kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında uyuşmazlık, yıllık izin ücreti alacağının ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 59uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. 4857 sayılı Kanunun 54üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz. İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde, 4857 sayılı Kanunun 17nci maddesinde belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27nci madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe giremez. Kanundaki bu düzenleme karşısında, işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir. Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Yasada, sözleşmenin feshi anı yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak kabul edilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir. .../.. Dairemizce, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmemiş ve İş Kanununun 34üncü maddesinde sözü edilen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilemeyeceği kabul edilmiştir. Sözleşmenin feshi üzerine ödenmesi gereken izin ücretinden taktiri indirim yapılması doğru değildir. Somut olayda; davacının çalışma süresine ve 4 yıllık kıdemine göre 56 gün yıllık izne hak kazandığı, ancak 45 günlük iznini kullandığı kabul edilerek, 11 gün üzerinden yapılan hesaplama doğrultusunda yıllık izin alacağının kabulüne karar verilmiştir. Işveren tarafça dosyaya gönderilmiş olan davacıya ait belgeler içinde 2011 yılı Mayıs ayı bordrosu mevcut olup, söz konusu bordro içeriğine göre davacıya 371,70 TL yıllık izin ücreti tahakkuku yapıldığı görülmektedir. Davalı, tahakkuk ettirilen yıllık izin ücreti alacağının davacının banka hesabına ödendiğini savunmuş ve davacının banka hesaplarına delil olarak dayanmıştır. Bilirkişice de, bu miktarın banka hesabına yatırılıp yatırılmadığı belli olmadığından takdir mahkemeye bırakılarak hesaplama yapılmıştır. Mahkemece davacının banka hesap kayıtları getirtilerek 371,30 TL yıllık izin ücreti alacağının ödenip ödenmediği değerlendirilmeden eksik inceleme ile yıllık izin ücreti alacağının kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, 15/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.