Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 354 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17187 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Amasra Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla) Tarihi : 19/11/2012Numarası : 2011/36-2012/215 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, davalıya ait iş yerinde çalışmakta olan müvekkilinin iş akdine 25/10/2010 tarihinde haksız yere son verildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağının ödetilmesini istemiştir. Davalı vekili, iş yerinde çalışan T.. T.. isimli işçi ile davacının kavga etmesi ve yumruklaşması nedeniyle her iki işçinin de iş akdinin sonlandırıldığını, feshin hakkaniyete uygun olduğunu, bu nedenle davacının tazminat talep etme hakkının olmadığını ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, dava dışı S.. Ş..'in ağır tahriki sonucunda davacının kavga ederek karşılık verdiği, olay yerinden ayrıldıktan sonra şiddete maruz kaldığı, dosyaya sunulan iş göremezlik raporuna göre 4 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı ve bu hususun tanık beyanı ve ceza dosyası içeriğinden anlaşıldığı, iş akdinin feshini gerektirecek davacıya atfı kabil bir kusur bulunmadığı, iş akdinin davalı yanca haklı nedenlerin varlığı kanıtlanmaksızın tek taraflı bildirimsiz fesih edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında davalı işveren tarafından yapılan feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (d) alt bendinde işçinin işverenin başka bir işçisine sataşması halinde işverenin iş akdini bildirim süresini beklemeksizin feshedilebileceği bildirilmiştir. Anılan Yasanın 19. maddesinde fesih usulü düzenlenmiş ve buna göre: “Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışına veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25'nci maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır.” denilerek işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı hareketi halinde savunması alınmaksızın iş akdinin haklı olarak feshedilebileceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, davacı iş akdinin haksız olarak sonlandırıldığını iddia etmiş, davalı ise davacının bir başka çalışan Turgut ile kavga etmesi nedeniyle her iki işçinin de iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini savunmuştur. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davacı diğer çalışan Turgut'un tahriki üzerine Turgut'a küfür etmiştir. Bu husus davacının 22.10.2010 tarihli savunmasında "...T... T.. bana ve aileme küfürlü kelimeler kullanmış olup bende kendisine küfür ettim. Tam kavga edeceğimiz sırada arkadaşlar tarafından ayrıldık..." şeklindeki beyanıyla da ortadadır. Ayrıca dinlenen davacı tanıkları da beyanlarında, davacının diğer çalışan Turgut'a küfür ettiğini belirtmişlerdir. Bu itibarla davacının 19.10.2010 tarihinde işverenin diğer işçisine küfretmek suretiyle sataştığı, karşılıklı küfürleşme nedeniyle işverenin her iki işçinin iş sözleşmesini feshettiği, bu durumda işverenin feshinin 4857 sayılı Yasanın 25/ll fıkrasının (d) bendine uygun olduğu ve iş akdi, haklı nedenle işveren tarafından feshedilen işçiye kıdem ve ihbar tazminatı verilemeyeceği gözardı edilerek mahkemece hatalı değerlendirme ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olmuştur. 3-Davalı dava dilekçesinde yıllık ücretli izin alacağı olarak 250,00 TL talep etmiş, bilirkişi raporu ile yıllık ücretli izin alacağının bulunmadığının tespit edilmesi üzerine ıslah dilekçesinde yalnızca kıdem ve ihbar tazminatı taleplerini artırmış, yıllık ücretli izin alacağına yönelik artırımda bulunmamıştır. Mahkemece davacının ıslah dilekçesinde yıllık ücretli izin alacağı talebinde bulunmaması nedeniyle bu talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da hatalıdır. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.