Mahkemesi : Karabük İş MahkemesiTarihi : 25/04/2013Numarası : 2011/366-2013/106Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2-Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 07.06.2008-01.09.2011 tarihleri arasında şoför olarak aralıksız çalıştığını, son ücretinin 1.250,00 TL olduğunu, iş akdinin davalı işverence haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini ve işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının davalı işyerinde şoför olarak asgari ücretle çalıştığını,Elazığ iline mal nakliyesinden doğmuş olan müvekkili şirkete iletilmek üzere davacıya teslim edilen navlun ücretinden bilgi dışında zati harcamalar yaptığını, sefer sırasında yakıt alması için teslim edilen kredi kartı ile satın alınan yakıt tutarından her defasında 50,00 TL'yi üzerine geçirdiğini, durumun sefer güzergahı üzerinde bulunan ve sürekli akaryakıt alınan Diyargaz Petrol firması çalışanları tarafından müvekkili şirkete ihbar edildiğini, ayrıca aynı kredi kartı ile Tutku Kuyumculuk adlı işyerinden 6.859,00 TL tutarında alışveriş yaptığını, davacının bu alışverişi eşi ve çocuğunun yaptığını belirterek affı halinde borcunu ödeyeceğini beyan ettiğini, müvekkilinin insani bir duyarlılıkla şikayetçi olmadığını, davacının ödemelerine ait belgelerin araç içindeki çantada tesadüf eseri ele geçtiğini, davacının iş akdinin doğruluk ve bağlılığa uymayan eylemleri nedeniyle 4857 sayılı İş Kanununun 25/II-e bendi gereğince haklı nedenle feshedildiğini, ücret alacaklarının zamanaşımına uğradığını, yıllık izinlerini kullandığını ve başkaca alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre davacının 13.11.2010-22.11.2010 tarihleri arasında kredi kartından yaptığı harcamaların son ödeme tarihinin 13.12.2010 olması nedeniyle feshin yasal sürede yapılmayarak feshin geçerli hale dönüştüğü, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında iş akdinin davalı işverence hak düşürücü süre içinde feshedilip feshedilmediği ve neticesinde davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 İş Kanunu'nun 26 ncı maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir.4857 sayılı İş Kanunu'nda, işçinin maddî çıkar sağlamış olması halinde bir yıllık sürenin işlemeyeceği öngörülmüştür. O halde, haklı feshe neden olan olayda işçinin maddî bir menfaati olmuşsa, altı işgününe riayet etmek koşuluyla olayın üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin işverenin haklı fesih imkânı vardır. Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer. İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur. Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar. Haklı fesih nedeninin devamlı olması durumunda hak düşürücü süre işlemez . Örneğin, ücreti ödenmeyen işçi ödeme yapılmadığı sürece her zaman haklı nedenle iş sözleşmesini feshedebilir. Bu örnekte işçi açısından haklı fesih nedeni her an devam etmektedir. Ancak işçinin daimî olarak bir başka göreve atanması veya iş şartlarının esaslı şekilde ağırlaştırılması halinde, bu değişikliğin sonuçları sürekli gibi görünse de işlem anlıktır. Buna göre sözleşmesini feshetmeyi düşünen işçinin bunu işçinin altı işgünü içinde işverene bildirmesi gerekir.Yine işyerinde işi yavaşlatma ve üretimi düşürme eyleminin süreklilik göstermesi durumunda, altı iş günlük süre eylemenin bittiği tarihten başlar. İşçinin ücretinin ödenmemesi temadi eden bir durum olmakla birlikte fesih hakkı ödemenin yapıldığı ana kadar kullanılabilir. Aksi halde yasanın 24/III-e maddesinde öngörülen neden ortadan kalkmış olur. Fesih iradesinin altı işgünü içinde açıklanması yeterli olup, bu süre içinde tebligatın muhatabına ulaşmış olması şart değildir.4857 sayılı yasanın 26 ncı maddesinde öngörülen altı işgünlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı işgünü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkânını ortadan kaldırır. Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hâkim resen dikkate almak zorundadır. Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazminatı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur. Yukarıda değinilen altı iş günlük ve bir yıllık hak düşürücü süreler, işçi açısından 24/II madde, işveren açısından ise 25/II maddede belirtilen sebeplere dayanan fesihler yönünden aranmalıdır. Bu itibarla, geçerli nedene dayanan fesih durumlarında, 26 ncı maddede öngörülen hak düşürücü süreler işlemez. Dairemizin istikrar kazanmış uygulaması bu yönde olup, geçerli nedene dayanılarak yapılan fesihlerde belirtilen hak düşürücü sürelerin yerine “makul süre” içinde sözleşmenin feshedilebileceğini kabul etmektedir.Somut olayda ;davalı işveren güveni kötüye kullanmak,hırsızlık yapmak gibi davranışları sebebiyle davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini ileri sürmüştür.Dinlenen davalı tanığı O. E.. sefere çıktıklarında yakıt ve diğer masrafları karşılamak için davalı şirket tarafından kendilerine kredi kartı verildiğini,davacının verilen kartı şahsi işleri için kullandığını çevreden ve işyerinden duyduğunu, davacı ile aynı yerden yakıt aldıklarını,Diyagrap isimli yakıt istasyonunda çalışan görevlinin davacının yakıt aldığında 50,00 TL fazla çektirerek fazla kısmı kendisine aldığını söylediğini,kendisine de aynı teklifi yaptığını ancak kabul etmediğini beyan etmiştir. Mahkemece, bu olayın hangi tarihte meydana geldiği konusunda davalı tanığının beyanı alınmamış,davacıya yakıt alımında kullanılmak üzere davalı işverence verilen kredi kartının hesap özeti dosyaya getirtilmemiştir.Yapılacak iş, davalı tanığı O. E..'in yeniden dinlenilmek suretiyle bu olayın hangi tarihte cereyan ettiğini sormak, yakıt alımında kullanılmak üzere davalı işverence davacıya teslim edilen kredi kartının harcama dökümü de getirtilerek feshin hak düşürücü süre içinde yapılıp yapılmadığını tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirlemek ve davacının kıdem ve ihbar tazminatı istekleri hakkında çıkacak sonuca göre karar vermektir.Mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.