Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3408 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 6285 - Esas Yıl 2010





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 141 ada 3 ve 134 ada 4 parsel sayılı sırasıyla 3821,51 m2, 3555,29 m2 yüzölçümündeki taşınmazlardan 141 ada 3 parsel sayılı taşınmaz tarla vasfıyla tapu kaydı miktar fazlası olarak, 134 ada 4 parsel sayılı taşınmaz ham toprak niteliği ile davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Nizamettin Kandemir miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların davacı Nizamettin Kandemir adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davacılar lehine Kadastro Kanununun 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuşsa da dava konusu taşınmaz tutanağı içeriğinde adı geçen tapu kaydı, belirtmelik tutanağı, varsa haritası, dava konusu taşınmazlara komşu 141 ada 7 parsel sayılı taşınmaz ile diğer komşu taşınmazların dayanak tapu kayıtları, belirtme tutanak ve haritaları getirtilerek uygulanmadığı gibi, tespitte saptanan hukuksal olgu ile keşifte saptanan hukuksal olgu birbirine aykırı düştüğü halde taşınmaz başında tutanak bilirkişileri dinlenilmemiş, varsa nedenleri hüküm yerinde gerekçeleriyle açıkça gösterilmemiştir. Böylesine yetersiz araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulamaz. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davaya konu 141 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tutanak içeriğinde belirtilen tapu kaydı, Toprak Tevzii Komisyonu çalışmalarına ilişkin belirtme tutanağı ile varsa eki belgeler ve haritası getirtilmeli, daha sonra dava dışı, dava konusu taşınmazlara komşu 141 ada 7, 4, 6, 20, 19, 8 parsel sayılı taşınmazlara ait dayanak tapu kayıtları getirtilerek dosya içerisine alınmalı, bundan sonra yöreyi iyi bilen el verdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tarafların aynı yöntemle gösterdikleri tanıklar ve tespit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tutanak bilirkişileri de ayrı ayrı taşınmaz başında dinlenerek hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi sözleri ile tutanak bilirkişilerinin beyanları arasındaki aykırılık giderilmeli, dava konusu taşınmaza sınırda komşu tüm taşınmazların tespit tutanağı içeriklerinde ve dayanağı belgelerinde nizalı parsel yönünün ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterildiği yönü üzerinde durulmalı, tutanak içeriği dikkate alınarak yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, komşu taşınmazların tespitte saptanan türleri ve eylemli durumları incelenip irdelenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı Hazine'nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 24.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.