Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 334 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3908 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava, abone sözleşmesi olmaksızın elektrik tüketiminden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir. 1)İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği ile dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin kararda gösterilen gerekçelere göre, davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2)6183 Sayılı Kanunda yer alan gecikme cezasına ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi için ya alacaklı tarafın anılan Kanun kapsamında kalan bir kurum ya da taraflar arasındaki sözleşmede buna dair hüküm bulunmalıdır. İcra İflas Kanununun 67. maddesi hükmünde yazılı icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takibe itirazında haksız çıkması yeterli olmayıp, aynı zamanda alacağın da likid ve muayyen olması, gerçek miktarının belirlenebilmesinin yargılamayı gerektirmemesi, bir başka deyişle alacak miktarının taraflarca önceden kararlaştırılmış veya borçlu tarafından yapılacak basit bir araştırma veya hesapla belirlenebilecek nitelikte olması gerekir. Somut olayda, uyuşmazlık konusu elektrik tüketiminin abone olmaksızın yapıldığı ve davalının fiili kullanıcı olduğu, aralarında söz konusu dönem için sözleşme bulunmadığı ve davacının özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş bir şirket olup 6183 sayılı Kanun kapsamında kalmadığı açıktır. Yine istenilen bedel abone olunmaksızın elektrik tüketiminden kaynaklanmakta olup, alacağın belirlenmesi yargılamayı gerektirmektedir. Mahkemece açıklanan bu hukuki ve maddi olgular gözardı edilerek icra inkar tazminatına karar verilmesi, gecikme zammının 6183 sayılı Kanun'daki oranlar esas alınarak hesaplandığı bilirkişi raporuna itibar edilmiş olması ve takip tarihinden itibaren gecikme zammı oranları üzerinden takibin devamına karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. Hâl böyle olunca, mahkemece yapılacak iş, taraflar arasında istenilen alacağın ait olduğu dönem için taraflar arasında sözleşme bulunmaması ve davacının 6183 sayılı Kanun kapsamında bir kurum olmaması nazara alınarak gecikme zammına hükmedilemeyeceği, ancak faiz istenebileceği nazara alınarak bu konuda dosyanın aynı bilirkişiye verilmek suretiyle faiz hususunda ek rapor alınmak suretiyle, alacağın likit ve belirlenebilir olmaması nedeni ile icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği hususu nazara alınarak, toplanan ve toplanacak delillere göre bir karar vermekten ibarettir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, 22.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.