Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 318 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1390 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı ..., ... ve ... tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu 169 ada 57 parsel sayılı 15.045,33 m2 yüzölçümündeki taşınmaz satın almaya, miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak eşit paylarla davalılar ..... çocukları ....... ve ... adına; aynı sebebe dayanılarak; 169 ada 58 parsel sayılı 13.909,35 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalı ....... çocuğu ... adına, 169 ada 59 ve 66 parsel sayılı sırasıyla 10.167,18 m2 ve 10.820,97 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ...... oğlu ... adına, 169 ada 70 ve 71 parsel sayılı sırasıyla; 30.601,66 m2 ve 11.006,28 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar ise aynı sebebe dayanılarak davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacılar ..... ve ... ve ... tapu kaydına, vergi kaydına, miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Yargılama sırasında davalılar ......., ...... ve ...; davacıların dayandığı tapu kaydına, miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, davalı ... ise satın almaya dayanmışlardır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu 169 ada 57, 58, 59, 66, 70 ve 71 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davacı tarafın tutunduğu C.evvel 1280 tarih ve 144 sayılı tapu kaydının maliklerinden ............ oğlu ..... ile davacı taraf arasında ırsi bağlantı kurulamadığı ve davalılar yararına 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiği gerekçe gösterilmek suretiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemiştir. Dosya arasında mevcut ........ Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 24.4.1968 tarih ve 1964/91-1968/34 E.K sayılı mirasçılık belgesi ve ........ Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 8.10.1969 tarih ve 1963/161-1969/145 E.K sayılı dava dosyası ile ........ Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 26.12.2003 tarih ve 2002/211-2003/183 E.K sayılı dava dosyaları içeriğinden tarafların, her iki yanca da tutunulan C.evvel 1280 tarih ve 144 sayılı tapu kaydının maliklerinden ............ oğlu İsa'nın mirasçıları olduğu anlaşılmaktadır. Esasen bu yön, davalı tarafın da kabulündedir. Ne var ki; davalı taraf paylaşmaya dayandığına göre uyuşmazlık, ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun şekilde bir paylaşmanın yapılıp yapılmadığı yönünde toplanmıştır. Kural olarak ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçılarının bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra, terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi koşuluna bağlıdır. Saptanan dava niteliği ile az yukarıda vurgulanan hukuksal olgular da dikkate alındığında, yerel mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri, olaylara dayanmayan soyut nitelikte, gerekçesiz sözlerden ibarettir. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, öncelikle ortak miras bırakanın terekesine dahil dava dışı başka taşınmaz mallar bulunup bulunmadığı araştırılmalı, varsa sözü edilen taşınmazların kadastro tespit tutanakları ve dayanakları belgeler, davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, bundan başka ortak miras bırakanın terekesine dahil menkul mallar varsa bunların niteliği, adedi ve değerleri belirlenmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar ile tespit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde, taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra, mirasçıları arasında az yukarıda açıklanan hukuksal olgulara göre yöntemine uygun bir paylaşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise dava konusu taşınmazın hangi mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet ettiği yolunda olaylara dayalı bilgi alınmalı, diğer mirasçı ya da mirasçıların miras payına karşılık kendilerine terekeden ne verildiği duraksamasız belirlenmeli, bu konularda da yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin anlatımı ile tutanak bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tutanak bilirkişilerinin tümü taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki giderilmeli, mirasçılar arasında aynı nitelikte kadastro mahkemesinde görülmekte olan dava ya da davalar varsa, usulün 45 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca davalar arasında fiili ve hukuki irtibatın varlığı, davalardan biri hakkında verilecek hükmün, aynı nitelikteki diğer davanın sonucunu etkileyeceği göz önüne alınarak dava dosyalarının birleştirileceği düşünülmeli, sonuçlanan ve kesin hükme bağlanan davalar varsa, deliller değerlendirilirken sözü edilen taşınmazlarla ilgili olarak yerel mahkemesinden verilen ve kesinleşen hükümler de göz önüne alınmalı, özellikle sözü edilen taşınmaz ya da taşınmazların tespit tutanakları içeriğinde paylaşma olgusuna yer verilip verilmediği yönü üzerinde durulmalı, uyuşmazlığın niteliğine göre, deliller değerlendirilirken paylaşmada her bir mirasçıya eşit yüzölçümde ve eşit verimlilikte taşınmaz ya da ekonomik yönden aynı parasal değerde menkul mal isabet etmesinin paylaşmanın koşulu olmadığı göz önünde tutulmalı, bir ya da bir bölüm mirasçıya miras payına karşılık menkul mal verilmiş ise niteliği ve adedi belirlenmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller bu çerçevede değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacılar ..., ... ve ...'ın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacı ..., ... ve ...'a iadesine, 22.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.