Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 316 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8677 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacılar ............... ve ... tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu 165 ada 38 parsel sayılı 12424,82 m2 yüzölçümündeki taşınmaz miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve bağışlamaya dayanılarak davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacılar ............... ve ... miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmış, yargılama sırasında tapu kaydına ve mahkeme hükmüne de dayanmışlardır. Birleşen dosyada davacı ... Anonim Ortaklığı ise mahkeme hükmüne dayanarak dava açmıştır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek ve özetle “dava konusu taşınmazın bir bölümünün davacılar ile davalının bayii olan .................'ün miras bırakanı ........................ mirasçıları arasında usulüne uygun olarak paylaşılıp paylaşılmadığının araştırılması” gereğine değinen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline, birleşen dosya davacısı ... Anonim Ortaklığı önceki günlü hükmü temyiz etmediğinden hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacılar ............... ve ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava ve temyize konu 165 ada 38 parsel sayılı taşınmazın uzman bilirkişi tarafından düzenlenen 09.01.2012 günlü rapor ve haritada kırmızıya taralı olarak gösterilen 3950,94 m² yüzölçümündeki bölümünün davacılar ile davalının bayii .................'ün ortak miras bırakanı ........................'den kaldığı yönünde yanlar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun bir şekilde paylaşılıp paylaşılmadığı yönünde toplanmıştır. Kural olarak ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yapılmış yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için, ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçıların bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi gerekir. Az yukarıda açıklanan hukuksal olgular dikkate alındığında mahkemece varılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemiştir. Kural olarak; paylaşmaya dayanan taraf bu olguyu ispatlamak zorundadır. Somut olayda, davalı bayisi olan ................. ile bayisinin diğer mirasçıları arasında geçerli ve yöntemine uygun şekilde yapılan paylaşma sonunda taşınmazın bayisi ........ payına isabet ettiğini ispat etmek zorundadır. Nitekim somut olayın çözüme kavuşturulmasında taraflar arasında evvelce sonuçlanan ve kesin hükme bağlanan davalar varsa, deliller değerlendirilirken, sözü edilen taşınmazlarla ilgili olarak, yerel mahkemesinden verilen ve kesinleşen hükümlerin gözönüne alınması zorunludur. Davacılar yargılama sırasında taraflar arasında evvelce Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/101,2006/127 E-K. sayılı dava dosyası ile dava görüldüğünü bildirmişler mahkemece de belirtilen bu dosya getirtilerek dosyaya alınmıştır. Davacıların dayanağı olan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 28.04.2006 tarih 2005/101-2006/127 E-K.sayılı dava dosyasının incelenmesinde davacıların eldeki dava dosyasının davacıları olan ... ve ............... olduğu, davalıların ise eldeki dosyanın davalısı ...'ın bayii ................. ile ........................'ün mirasçısı olan ............... oldukları ,davanın miras yoluyla gelen hakka dayalı tapu iptal ve tescil davası olup mahkemece bir kısım taşınmazlar yönünden davalılar tarafından usulüne uygun ve geçerli şekilde yapılmış bir taksimin varlığının kanıtlamadığı gibi taksimin varlığı kabul edilse bile davacılardan ... payına isabet ettiği belirtilen tek parça taşınmazın kadastro tespiti sırasında ... adına tespit ve tescil edildiği ve bu nedenle taksimin bozulduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne dair verilen hükmün kararda yer alan şerhe göre 18.10.2006 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır. Her ne kadar sözü edilen Asliye Hukuk Mahkemesi ilamı kesin hüküm teşkil etmese bile aynı hukuksal nedeni içerdiğine göre güçlü bir delil niteliğindedir. Davalı ise davacıların dayandığı bu güçlü delilin aksini aynı güçteki başkaca bir delil ile kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca dava ve temyize konu taşınmaz bölümünün davacıların murisi ........................ mirasçıları arasında usulüne uygun olarak paylaşılmadığının kabulü zorunludur. Böylesi bir durumda dava ve temyize konu taşınmaz bölümünün ........................ terekesi yönünden iştirak halinde bulunduğu, ortaklar dışında üçüncü kişiye satışın geçerli olabilmesi için satışa tüm ortakların katılması ya da muvaffakat vermelerinin zorunlu olduğu, somut olayda ise miras bırakan ........................ mirasçısı olan davacıların taşınmaz bölümünün davalıya satışına ilişin olarak .................'e muvaffakat verdikleri ya da satışa bizzat katıldıklarının ispat edilemediği,böylesi bir durumda tek mirasçının üçüncü bir kişiye taşınmazı satışının geçerli olamayacağı gibi davalının taşınmaz bölümünü 2000 yılında satın aldığı gözetildiğinde tek başına kazanmayı sağlayan yirmi yıllık süreye ulaşmış müstakil zilyetliğinin de bulunmadığı dosya kapsamı ile belirlenmiştir. Hal böyle olunca; mahkemece dava ve temyize konu 165 ada 38 parsel sayılı taşınmazın uzman bilirkişi tarafından düzenlenen 09.01.2012 günlü rapor ve haritada kırmızıya taralı olarak gösterilen 3950,94 m² yüzölçümündeki bölümünün aynı adanın son parsel numarası verilerek ve dosya içindeki veraset ilamı da gözetilmek suretiyle toplamda 80 pay kabul edilmesi ile 16 payının davacı ... adına, 16 payının davacı ............... adına, geriye kalan 48 payın ise davalı ... adına tapuya tesciline, temyize konu taşınmaz bölümü üzerinde bulunan fındık ağaçlarının davalı ... tarafından meydana getirildiğinin 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19.maddesi uyarınca tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine, dava konusu taşınmazdan geriye kalan 8473,88 m2 yüzölçümündeki bölümünün ise tespit gibi davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacılar ............... ve ...'ın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacılara iadesine, 22.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.