Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3134 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 3154 - Esas Yıl 2005





Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 155 ada 117 parsel sayılı 7743.66 m2 yüzölçümünde-ki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı Ali adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine dava konusu 155 ada 117 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliğine göre mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Mahkece dava konusu taşınmaz üzerinde, tesbit gününde adına tescil kararı verilen zilyet davalı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiy-le taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş isede dava konusu taşınmazın doğu ve batısında eylemli biçimde devlet ormanının bulunduğu gözardı edilerek orman yönünden herhangi bir araştırma ve soruşturma yapılmamıştır. Öte yandan iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden taşınmaz başında yapılan keşifte, yerel bilirkişi ve tanık, gerektiğinde tutanak bilirkişilerinin dinlenmemiş olmasının nedenleri de hüküm yerinde gösterilip, incelenip irdelenmemiştir. Kaldı ki, iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden taşınmaz başında yapılan keşifte hazır bulunan uzman fen bilirkişisi Kemal ile uzman ziraatçi bilirkişi Yusuf'un düzenlediği raporlarla yetinilerek hüküm kurulmasının yasal nedenleri de hüküm yerinde gösterilmemiştir. Böylesine yetersiz, sağlıksız dava ekonomisine aykırı araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulamaz. O halde mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların tesbit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar, davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, bundan sonra taşınmazın bulunduğu bölgede orman sınırlandırması yapılmış ve tesbit gününden önce bu yönetimsel işlem kesinleşmiş ise orman sınırlandırma harita ve tutanağı kesinleşme gününü gösterecek şekilde orman idaresinden getirtilmeli, daha sonra orman sınırlarında 6831 sayılı Orman Kanununun 1744 sayılı Kanunla değişik 2 ve aynı Yasanın 2896, 3302 ve 3373 sayılı Kanunlarla değişik 2/B maddesi hükmü uyarınca orman sınırlarında değişiklik yapılmış ise bu yönetimsel işlemlerin dayanağı belgeler ile eki haritalar kesinleşme günlerini gösterecek biçimde getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen, elverdi ğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişisi, uzman ormancı bilirkişi ve uzman tapu fen memuru, tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar, tesbit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde, taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, taşınmazın bulunduğu bölgede orman sınırlandırılması yapılmış ve tesbit gününden önce kesinleşmiş ise kadastro paftasının ölçeği ile sözü edilen orman sınırlandırma haritasının ve orman sınırlarında değişiklik yapılmış ise bu değişikliği gösteren yönetimsel işlemlerin dayanağı haritaların ölçekleri eşitlenerek yerel bilirkişisi yardımı, uzman ormancı bilirkişi eliyle çakıştırılarak yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı yada dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden iken daha sonra 6831 sayılı Orman Kanununun 1744 sayılı Kanunla değişik 2 aynı Yasanın 2896, 3302, 3373 sayılı Kanunlarla değişik 2/B maddesi hükmü uyarınca orman sınırları dışına çıkartılıp çıkarılmadığı duraksamasız belirlenmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede orman sınırlandırması yapılmamış ise aynı doğrultudaki araştırmanın 6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesi hükmü uyarınca yapılacağı düşünülmeli, bu yolla dava ve temyize konu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı sonucuna varıldığı takdirde taşınmazın öncesinin kime ait olduğu kimden kime kaldığı yolunda ve taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi, sürdürülüp biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tesbit-te saptanan hukuksal olgular ile keşifte dinlenen yerel bilirkişisi ve tanık anlatımları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tutanak bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki giderilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre-de hükme dayanak yapılan uzman bilirkişisi Yusuf'un düzenlediği 28.6.2005 havale günlü rapor içeriğine göre taşınmaz içerisinde taşlık, kayalık, çalılık ve makilik bölümler bulunduğu belirtildiği halde bu bölümlerin kültür arazisi niteliğinde olup, olmadığı hüküm yerinde gerekçeleriyle tartışılmadan sözü edilen bölümlerin haritada geometrik durumları ve yüzölçümleri gösterilmek-sizin bu bölümler hakkında da yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması dahi isabetsiz, davaöı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldügünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 14.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.