Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 311 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15756 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Adana 6. İş MahkemesiTarihi : 19/02/2013Numarası : 2012/515-2013/75 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine 2-Davacı, davalı nezdinde 09/09/2008 tarihinden itibaren aralıksız olarak sözleşmesinin fesih tarihi olan 20/05/2011 tarihine kadar çalıştığını, hizmet akdinin işveren tarafından mağazadan kovmak suretiyle feshedildiğini, hiçbir açıklama yapılmadığını, fesihten kaynaklı başta kıdem tazminatı olmak üzere alacaklarının ödenmediğini, bildirerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla mesai ve hafta tatili ücretinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davacının 23-24-25-26/05/2011 tarihinde devamsızlık yaptığını, devamsızlıklarına yönelik hiçbir açıklama/savunma dahi yapmadığını, 26/05/2011 tarihli A.. mektup ile savunmasının istenildiğini, yazının 30/05/2011 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen sözlü veya yazılı hiç bir açıklama yapmadığını, bunun üzerine 01/06/2011 tarihinde bu tarihe kadar işe devam etmeyen ve savunma yapmayan davacının iş akdinin İş Kanununun 25/2.maddesi gereğince haklı nedenle feshettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla mesai ücreti alacağı kabulüne, hafta tatili ücret alacağı talebinin reddine karar verilmiştir. Fazla mesai alacağının ödenip ödenmediği konusu taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Somut olayda, imzalı ücret bordrolarda tahakkuk ettirilen fazla mesai dönemlerinin dışlanarak hesaplama yapılması gerekirken, bu dönemleri yönündende hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.