Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2838 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 2765 - Esas Yıl 2005





Kadastro tespitine dayalı olarak oluşan tapu kaydının iptali istemiyle açılan davada mahkemece verilen kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı Rüstem tarafından istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü; Kadastro sırasında dava ve temyize konu 549 parsel sayılı 3.519.612 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydına dayanılarak Hesna ve paydaşları adına tesbit ve hükmen tescil edilmiştir. Daha sonra çekişmeli taşınmaz kayden satış yoluyla davalı Devrim ve paydaşları adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı Rüstem satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 549 parsel sayılı taşınmazın dava dilekçesine ekli Turan tarafından düzenlenen haritada 60 parsel sayılı taşınmaz olarak gösterilen 72.50 m2 yüzölçümündeki kesiminin adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı Rüstem tarafından temyiz edilmiştir.. Mahkemece yanlar arasında koşulları usulün 237. maddesi hükmünde tanımlanan biçimde kesin hüküm bulunduğu gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Kural olarak taraflar arasında koşulları usulün 237. maddesi hükmünde tanımlanan biçimde kesin hükmün varlığı halinde aynı taşınmaz yada taşınmazlar hakkında sonraki günlü uyumazlıkların önceki günlü kesin hükme göre çözümlenmesi zorunludur. Gerçekten kesin hüküm kamu düzenine ilişkin olup istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekli olumsuz dava koşuludur. Kesin hükmün varlığı halinde başkaca delil aranmasına gerek yoktur. Kesin hükmün akdi yada irsi haleflerini bağlayacağı kuşkusuzdur. Usul hukukumuzda kesin hüküm, "KESİN DELİLLERDENDİR." Nevarki, dava dosyasına getirtilen kesin hükmün dayanağı kayıt ve belgelerin tümü dosyasında bulunmamaktadır. Özellikle kesin hükmün dayanağı ve ilamın eki sayılan haritanın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan dava dilekçesi ve dosya içeriğine göre Y. Köyü 549 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün dava ve temyize konu olduğu, B. köyü 60 parsel sayılı taşınmazın ise davacı Rüstem adına tespit edilmediği, dava dışı başka kişilere hükmen tescil edildiği anlaşılmaktadır. Kaldıki sözü edilen kesin hüküm ve dayanağı harita taşınmaz başında yöntemine uygun biçimde keşif yapılarak yerine uygulanıp kapsamı da belirlenmemiş, dava ve temyize konu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı saptanmamıştır. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle B. Köyü 60 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tespit edilmediği dikkate alınarak bu konuda davacıdan bu olguya karşı diyecekleri sorulup saptanmalı, daha sonra kesin hükmün dayanağı harita ve eki belgeler eksiksiz olarak getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yerel ve uzman bilirkişi fen memuru yada harita mühendisi hazır olduğu halde dava konusu 549 parsel sayılı taşınmaz başında keşif yapılmalı, kadastro paftasının ölçeği ile dayanılan kesin hükmün dayanağı haritanın ölçekleri eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle çakıştırılmak suretiyle yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, kesin hükmün dayanağı harita bulunamadığı takdirde ilamda tarif edilen sınır yerlerinden yararlanılacağı düşünülmeli, kesin hükmün dayanağı haritanın dava ve temyize konu taşınmaz bölümüne ait olup olmadığı bu yolla duraksamasız saptanmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz davacı Rüstem'ın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,peşin alınan harcın ilgisine iadesine, 30.9.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.