Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 138 ada 9 parsel sayılı taşınmaz davalı olduğundan söz edilerek ve beyanlar hanesinde 3303 sayılı Kanunun 3. maddesine dair şerh belirtilerek malik hanesi boş bırakılmak suretiyle yapılmıştır. Tesbitden önce Asliye Hukuk Mahkemesinde hazine tarafından Sefer aleyhine açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım davası Birinci Hukuk Dairesince bozma geçirdikten ve kal davası tefrik edildikten sonra görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Bozmadan sonra Ç.... Belediyesi davaya dahil edilmiştir. Mahkemece davanın reddine, 138 ada 9 sayılı parselin tutanağındaki nitelik belirtilerek Sefer adına tesciline; kütüğün beyanlar hanesinde 3303 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince şerh verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu taşınmazın Nisan 1326 gün, 12 sayılı kayıttan gelen 10.6.1967 gün 85 sayılı tapu kaydının miktarıyla kapsamında kaldığı, Sulh Ceza Mahkemesi ve Asliye Hukuk Mahkemesi dosyalarına konu edilen taşınmazın dava konusu taşınmaz olmadığı, mahkemece yapılan keşif, uygulama, dinlenen bilirkişi beyanı, uzman bilirkişinin raporu ve toplanıp doğru olarak değerlendirilen diğer delillerle saptanmıştır. Açıklanan nedenlerle hazinenin diğer temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak dava konusu taşınmaza ait olduğu kabul edilen tapu kaydında çok sayıda paydaş bulunduğu anlaşılmıştır. Kadastro tutanağının malikhanesi boştur. Mahkemece gerçeğe uygun olarak doldurulması 3402 sayılı Kanunun 30. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Adına tescil kararı verilen kişinin paydaşlardan sadece birisinin mirasçısı olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmazın tamamının bu kişi adına tesciline karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece 10.6.1967 gün 85 sayılı tapu kaydında paydaş olan kişilerin ölmüş iseler mirasçılarının adları ve payları belirlenerek payları oranında tescile karar verilmesi gerekirken, tümümün davalı adına tesciline karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de hüküm fıkrasında 3303 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca şerh verilmesi gerekirken 2. maddesinin yazılı olması dahi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 9.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.