Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2791 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 2390 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 36. maddesi hükmü gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.Dava dosyası kapsamına göre, iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi için dava ve temyize konu taşınmazlar başında 16.09.2004 gününde keşif icra edileceği davacı tarafın, yasaya uygun biçimde mahkemece kalem kalem belirlenen toplam 248.500.000 TL keşif giderlerini kendisine verilen ve makul olduğu belirlenen kesin önel içerisinde en geç 01.09.2004 gününe kadar mahkeme veznesine depo edeceği, 07.07.2004 günlü oturum ara kararıyla, davacıya bu doğrultuda kesin önel mehil verildiği anlaşılmaktadır. Öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında kararlılık kazanan görüşlere göre, somut olayda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 36. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle, dava dosyasının keşfe hazır hale gelmesi, kanıtlama yükümlülüğü kendisine düşen davacı tarafa, keşif giderlerini mahkeme veznesine verilen önel içerisinde depo etmesi, verilen önelin ise makul olması uyuşmazlığın sağlıklı çözümlenmesi için keşif yapılmasının zorunlu olması gerekir.Somut olayda saptanan dava niteliği dikkate alındığında, kanıtlama yükümlülüğünün davacı tarafa ait olduğu, davacı tarafa verilen kesin önelin makul ve bu nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunduğu dosya içeriğiyle belirlenmiştir.Ne var ki, uyuşmazlığın saptanan niteliği dikkate alındığında, dava dosyası henüz mahkemece keşfe hazır hale getirilmemiştir. Gerçekten somut olayda davacı taraf tapu kaydına dayanmıştır. Davacının tutunduğu tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğümden, açıkta pay kalmayacak şekilde tüm malik ya da maliklerini gösterecek biçimde varsa onaylı harita örnekleriyle birlikte getirtilmemiş, davacının tutunduğu tapu kaydının malik ya da malikleri ile irsi varsa akdi ilişkisi belirlenmemiştir. Öte yandan, sözü edilen tapu kaydının kadastro sırasında dava konusu taşınmazlar dışında, bir başka deyişle dava dışı başka taşınmaz ya da taşınmazlara revizyon görüp görmediği Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdüriüğü'nden ayrı ayrı sorulup saptanmamış, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü dava dışı taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar, davalı iseler dava dosyaları getirtilmemiş, bu olgunun davacının tutunduğu tapu kaydının kapsamının sağlıklı biçimde belirlenmesi için zorunlu olduğu dava ekonomisine uymanın temel koşulu olduğu da düşünülmemiştir.Hal böyle olunca, dava dosyasının keşfe hazır hale gelmediği, iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi için bu aşamada taşınmazlar başında yapılacak bir keşiften yanlar arasındaki uyuşmazlığın sağlıklı bir biçimde çözümlene-bilmesinin olanaksız olduğu dikkate alındığında mahkemece oluşturulacak hükmün sağlıklı olmayacağı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, somut olayda yerel mahkeme hükmünün dayanağını oluşturan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 36. maddesi hükmünde öngörülen koşulların gerçekleşmediği gözardı edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), bozma nedenlerine göre de sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 20.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.